İman ve İslamın Fazileti ile ilgili Hadis-i Şerifler (3)

İman ve İslamın Fazileti ile ilgili Hadis-i Şerifler

İman ve İslamın Fazileti ile ilgili Hadis-i Şerifler
İman ve İslamın Fazileti ile ilgili Hadis-i Şerifler

İman ve İslamın Fazileti ile ilgili Hadis-i Şerifler

17-)  Talha İbnu Ubeydillah haber veriyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’e Necid ahalisinden bir adam geldi. Saçları karışıktı. Kulağımıza sesinin mırıltısı geliyordu, ancak ne dediğini anlayamıyorduk. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’e iyice yaklaşınca gördük ki, İslam’dan soruyormuş. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): “Gece ve gündüzde beş vakit namaz” demişti ki adam tekrar sordu: “Bu beş dışında bir borcum var mı?” Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): “Ramazan orucu da var” deyince adam: Bunun dışında oruç var mı? diye sordu. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): “Hayır!” Ancak dilersen nafile tutarsın” dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ona zekatı hatırlattı. Adam: “Zekat dışında borcum var mı?” dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): “Hayır, ama nafile verirsen o başka!” dedi. Adam geri döndü ve gider ayak: “Bunlara ilave yapmayacağım gibi noksan da tutmayacağım” dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) da: “Sözünde durursa kurtuluşa ermiştir” buyurdu. Veya “Sözünde durursa cennetliktir” buyurdu. Ebu Davud’da “Kasem olsun kurtuluşa erer, yeter ki sözünde dursun” şeklinde te’kidli olarak gelmiştir.

Kaynak:  Buhari, İman 34; Müslim, İman 8, (11); Nesai, Siyam, 1, (4, 120); Ebu Davud, Salat 1, (391); Muvatta, Kasru’s-Salat fi’s-Sefer 94, (1, 175).


18-)  Abdullah İbnu Abbas’ın rivayetine göre, bir kadın, kendisine küpte yapılan şıra (nebiz) hakkında sordu. Kadına şu cevabı verdi: “Abdulkays kabilesinin heyeti Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’e geldiği vakit: “Bu gelenler kimdir?” diye sordu. “Rebialılar” diye kendilerini tanıttılar. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): “Merhaba, hoş geldiniz. İnşaallah bu ziyaretten memnun kalır, pişman olmazsınız” buyurdu. Misafirler: “Biz uzak bir yerden geliyoruz. Sizinle bizim aramızda şu kafir Mudarlılar var. Bu sebeple, size ancak haram ayında uğrayabiliyoruz. Öyle ise, bize kesin, açık bir amel emret, onu geride bıraktıklarımıza da öğretelim. Ve bizi cennete götürsün” dediler. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) de onlara dört emir ve dört yasakta bulundu: Önce tek olan Allah Teala’ya imanı emretti ve sordu: “İman nedir biliyor musunuz?” “Allah ve Resûlü daha iyi bilir!” dediler. Açıkladı: Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucu tutmak, harpte elde edilen ganimetten beşte birini ödemenizdir.” Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onlara şu kapları (şıra yapmada) kullanmalarını yasakladı: Hantem (topraktan mamul küp), dübba (su kabağından yapılmış testiler), nakir hurma kökünden ayrılan çanak, müzeffet -veya mukayyer- (içi ziftle -katranla- cilalanmış kap).

Kaynak:  Buhari, İman 40, İlm 25, Mevakitu’s-Salat 2, Zekat 1, Farzu’l-Hums 2, Mevakıb 4, Meğazi 69, Edeb 98, Haberi’l-Vahid 5, Tevhid 56, Müslim, İman 23, 24, 25 (17); Ebu Davud, Eşribe 7, (3692); Tirmizi, İman 5, (2614); Nesai, İman, 25, (8, 120).


26-)  Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: “Kim bizim namazımızı kılar, bizim kıblemize yönelir, bizim kestiğimizi yerse işte o, Müslümandır”.

Kaynak:  Hadisi Nesai tahric etmiştir. Ancak, Buhari, Ebu Davud ve Tirmizi tarafından da rivayet edilmiş olan uzunca bir hadisin bir parçasıdır. Bak: Tirmizi, İman 2, (2611); Ebu Davud, Cihad 104, (2641). Nesai, İman 9, (8, 105). Buhari, Salat 28.


27-)  Ebu Hüreyre anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: “İman, yetmiş küsur -bir rivayette de altmış küsur- şubedir. Haya imandan bir şubedir.” Bir rivayette şu ziyade vardır: “Bu şûbelerden en üstünü “Lailahe illallah” sözüdür, en aşağı mertebede olanı da yolda bulunan rahatsız edici bir şeyi kenara çıkarmaktır.”

Kaynak:  Buhari, İman 3; Müslim, İman 57-38, (35-36); Ebu Davud, Sünnet 15, (4676); Tirmizi, İman 6, (2617); Nesai, İman 16, (8, 110); İbnu Mace, Mukaddime 9, (57).


28-)  Hz. Enes, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ın şöyle buyurduğunu anlatıyor: “Üç haslet vardır. Bunlar kimde varsa imanın tadını duyar: Allah ve Resûlünü bu ikisi dışında kalan herşeyden ve herkesten daha çok sevmek, bir kulu sırf Allah rızası için sevmek, Allah, imansızlıktan kurtarıp İslam’ı nasib ettikten sonra tekrar küfre, inançsızlığa düşmekten, ateşe atılmaktan korktuğu gibi korkmak.” Nesai’nin kaydettiği bir diğer rivayette “bu ikisi dışında kalan” tabirinden sonra şu ziyade vardır. “Allah için sevmek, Allah için buğzetmek.”

Kaynak:  Buhari, İman 9, 14, İkrah 1; Müslim, İman 67, (43); Tirmizi, İman 10, (2626); Nesai, İman 3, (8, 96); İbnu Mace, Fiten 23, (4033).


29-)  Yine Hz. Enes (radıyallahu anh) bildiriyor; Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurmuştur: “Sizden biri, beni, babasından, evladından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş sayılmaz” Nesai’nin bir rivayetinde “…malından ve ailesinden daha sevgili…” denmektedir.

Kaynak:  Buhari, İman 8; Müslim, İman 70, (44); Nesai, İman 19,(8,114, 115).


30-)  Yine Hz. Enes (radıyallahu anh)’in rivayetine göre Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurmuştur: “Sizden biri, kendi için sevdiğini kardeşi için de sevmedikçe gerçek imana eremez.” Nesai’nin rivayetinde “…hayır şeylerden” ziyadesi mevcuttur.

Kaynak:  Buhari, İman 6; Müslim, İman 71, (45); Nesai, İman 19, (3, 115); Tirmizi, Sıfatu’l-Kıyamet 60, (3517); İbnu Mace, Mukaddime 9, (66).


33-)  Abdullah İbnu Amr İbni’l-As (radıyallahu anh) hazretleri, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmedikleri kimsedir. Muhacir de Allah’ın yasakladığı şeyi terkedendir.” Sahiheyn ve Nesai’de gelen bir başka hadiste şöyle denir: “Bir adam sordu: “Ey Allah’ın Resûlü, İslam’da hangi amel daha hayırlıdır?” Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): “Yemek yedirmen, tanıdık tanımadık herkese selam vermen” dedi.

Kaynak:  Buhari, İman 4; Müslim, İman 64, (40); Ebu Davud, Cihad 2, (2481); Nesai, İman 9, (8, 105). (Metin Buhari’ye aittir).