Şifa için Sureler, Ayetler ve Dualar

Şifa için Sureler, Ayetler ve Dualar 

Şifa için Sureler, Ayetler ve Dualar
Şifa için Sureler, Ayetler ve Dualar 
    • (Mevâhib-i ledünniyye) ikinci cildde diyor ki, Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” üç türlü ilaç kullanırdı: Kur’ân-ı kerîm veyâ dua okurdu. Fen ile bulunan ilaçları kullanırdı. Her ikisini karışık kullanırdı. (Kur’ân-ı kerîmden şifâ beklemiyene şifâ nasîb olmaz) buyururdu. (Fâtiha) sûresini okumanın, hastalıklara şifâ olduğunu bildiren hadîs-i şerîfler (Beydâvî) ve (Çerhî) tefsîrlerinde ve Senâullah-ı Dehlevî “rahmetullahi aleyh”in yazdığı  (Tefsîr-i Mazherî)de yazılıdır.

 

    • Hastaya şifâ için, yetmiş istigfâr okumalı, tamam olunca, başı üzerine üfürmeli ve kısa bir dua etmelidir.

 

  • İmâm-ı Kuşeyrî “rahmetullahi aleyh” buyuruyor ki, Kur’ân-ı kerîmdeki altı şifâ âyetini bir tabağa yazıp, su koyarak eritilir. Hasta içerse Allahü teâlâ şifâ ihsân eder. Âyet-i kerîme ve düâ elbette şifâ verir. Fekat şartların gözetilmesi de lâzımdır. Okuyanın veyâ yazanın ve hastanın buna inanması şartdır. Hastanın, zararlı olan gıdâlardan, şübheli ilâclardan perhîz etmesi, soğukdan sakınması, lüzûmlu şeyleri yapması, harâmdan, zulmden sakınması lâzımdır. Hadîs-i şerîfde, (Allahü teâlâyı unutarak, gafletle edilen düâ kabûl olmaz) buyuruldu. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz hasta olunca,  (Kul e’ûzü)leri okuyup, kendi üzerine üflerdi.

(Şifâ âyetleri) şunlardır:

  1. Tevbe suresi, ondördüncü âyetinin sonu,
  2. Yunus suresi, elliyedinci âyetinin ortası,
  3. Nahl suresi, altmışdokuzuncu âyetinin orta kısmı,
  4. İsrâ suresi, seksenikinci âyetinin baş tarafı,
  5. Şü’ârâ suresinin sekseninci âyeti,
  6. Fussilet suresi, kırkdördüncü âyetinin orta yeridir.

Bunlar, safranlı su gibi, renkli bir sıvı ile bir çanağa yazılıp, yağmur suyunda eritilir. Zevceden mehr parasından hediyye isteyip, bu para ile bal alınır. Balı bu su ile karışdırıp içmelidir. Şifâ âyetlerini, abdestli olarak, bir kâğıda yazıp, bu kâğıdı, bir kapdaki suya koymak da olur.

  • (Tuhfe) kitâbının sonlarında, buyuruyor ki, imâm-ı Alî Rızâ hazretleri Nîşâpûra gelince, Ehl-i sünnetden yirmibinden çok âlim ve talebe, kendisini karşıladı. Dedelerinden gelen bir hadîs-i şerîf okuması için yalvardılar. İmâm hazretleri, bütün dedelerinin ismlerini sayarak, şu kudsî hadîsi okudu: (Lâ ilâhe illallah kal’amdır. Bunu okuyan, kal’ama girmiş olur. Kal’ama giren de, azâbımdan kurtulur). İmâm-ı Ahmed ibni Hanbel hazretleri buyurdu ki, bu hadîs-i şerîf, bildirenlerin ismleri ile berâber, deliye okunursa, aklı başına gelir. Hastaya okunursa, şifâ bulur. Böyle olduğunu, İbni Esîr “rahmetullahi teâlâ aleyh” de, (Kâmil) kitâbında bildiriyor. Bu hadîs-i şerîfin hastaya nasıl okunacağı  şöyledir.
  • Aşağıdaki yazının islâm harfleri ile yazılıp, doğru okunması lâzımdır:
    [Revâ Aliyyül-Rızâ, fe-kâle, Haddesenî ebî Mûsel-Kâzım an ebîhi Ca’feris-Sâdık an ebîhi Muhammedenil-Bâkır an ebîhi Zeynel’âbidîn Alî an ebîhil-Hüseyn an ebîhi Alî bin Ebî tâlib “radıyallahü anhüm”, kâle haddesenî habîbî ve kurretü aynî Resûlullahi “sallallahü aleyhi ve sellem”, kâle haddesenî Cibrîlü, kâle semi’tü Rabbel’izzeti yekûlü,  (Lâ ilâhe illallâhü hısnî, men kâle-hâ dehale hısnî, ve men dehale hısnî emine min azâbî).]

Şifâ için,

  1. Yirmibeş kerre (Estagfirullah) denir. Sonuncusunda (ve etûbü ileyh)e kadar okunur.
  2. Sonra, onbir (İhlâs) ve
  3. Yedi kerre (Fâtiha-i şerîfe) ve
  4. Otuzüç kerre (Allahümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed) okuyup, sevâbını Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” ve Eshâb-ı kirâmın “rıdvânullahi aleyhim ecma’în” ve Evliyânın “rahmetullahi aleyhim ecma’în” rûhlarına ve sonra büyük âlimlerin ismlerini söyleyip, bu büyüklerin rûhlarına hediyye edilir. Bu büyükler hurmetine şifâ vermesi için Allahü teâlâya düâ edilir. Hergün sabâh ve akşam böyle düâ edilir ve gerekli ilâc alınıp, perhîz yapılır.
    • Büyük âlim Abdüllah-i Dehlevî, (Mekâtîb) kitâbının yirmisekizinci mektûbunda buyuruyor ki, (Düâ istiyorsunuz. Büyüklerimizin ismlerini gönderiyorum. Birincisindeki ismlerin rûhlarına, başka zemânda da, ikincisindeki büyüklerin rûhlarına Fâtiha okur, bunların vâsıtası ile Allahü teâlâya düâ edersiniz!). Yüzonyedinci mektûbda buyuruyor ki, (Her işiniz için, büyüklerin temiz rûhlarını vesîle ederek, Allahü teâlâya yalvarınız! Ona sığınınız! Allahü teâlâ sevdiklerinin vâsıtası ile yapılan düâları kabûl ederek, din ve dünyâ ihtiyâclarınızı ihsân eder). Yâ, doğruca şifâ ihsân eder, yâhud, şifâ için sebeb yapdığı tabîbi, ilâcı karşınıza çıkarıp, onun vâsıtası ile şifâ verir. Çünki, sebebler vâsıtası ile yaratmak âdetidir. Bunun için, sebeblere yapışmak sünnetdir. (Silsile-i aliyye), ya’nî büyük âlimlerin ismleri, bu ekimiz en sonunda yazılıdır.
    •  Silsile-i Aliyye 33 kişidir:
  1. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi vesellem)

  2. Ebubekr-i Sıddîk (radıyallahü anh)

  3. Selman-ı Fârisi (radıyallahu anh)

  4. Kasım bin Muhammed (kuddise sirruh)

  5. Cafer-i Sâdık (kuddise sirruh)

  6. Bayezid-i Bistâmi (kuddise sirruh)

  7. Ebul Hasan Harkâni (kuddise sirruh)

  8. Ebu Ali Farmedi (kuddise sirruh)

  9. Yusuf-i Hemedâni (kuddise sirruh)

  10. Abdülhalık-i Goncdüvâni (kuddise sirruh)

  11. Arif-i Rivegeri (kuddise sirruh)

  12. Mahmud-i Encirfagnevi (kuddise sirruh)

  13. Ali Ramiteni (kuddise sirruh)

  14. Muhammed Bâbâ Semmasi (kuddise sirruh)

  15. Seyyid Emir Gilâl (kuddise sirruh)

  16. Seyyid Muhammed Behaeddin Buhâri (kuddise sirruh)

  17. Alâüddin-i Attâr (kuddise sirruh)

  18. Yakub-i Çerhi (kuddise sirruh)

  19. Ubeydullah-i Ahrâr (kuddise sirruh)

  20. Kâdi Muhammed Zâhid (kuddise sirruh)

  21. Derviş Muhammed (kuddise sirruh)

  22. Hâcegi Muhammed Emkenegi (kuddise sirruh)

  23. Muhammed Bakibillah (kuddise sirruh)

  24. İmam-ı Ahmed Rabbani (kuddise sirruh)

  25. Muhammed Masum Faruki (kuddise sirruh)

  26. Seyfeddin Faruki (kuddise sirruh)

  27. Seyyid Nur Muhammed (kuddise sirruh)

  28. Mazhar-ı Can-ı Canan (kuddise sirruh)

  29. Seyyid Abdullah Dehlevi (kuddise sirruh)

  30. Mevlana Halid-i Bağdâdi (kuddise sirruh)

  31. Seyyid Tâhâ-yı Hakkâri (kuddise sirruh)

  32. Seyyid Fehim-i Arvâsi (kuddise sirruh)

  33. Seyyid Abdülhakim-i Arvâsi (kuddise sirruh)

 

    • (Necât-ül-müsallî)de diyor ki, (Hısn-ül-hasîn)de diyor ki, hadîs-i şerîfde, (Bir hasta, lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minezzâlimîn kırk def’a okursa, şehîd olarak vefât eder. Şifâ bulursa, günâhları afv olur) buyuruldu.

 

    • Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” gam, gussa, sıkıntıyı gidermek için, (Lâ ilâhe illallâhül’azîm-ül-halîm lâ ilâhe illallâhü Rabbül-Arş-il’azîm lâ ilâhe illallahü Rabbüs-semâvâti ve Rabbül-Erdı Rabbül’Arş-il-kerîm) okurdu. (Bismillâhirrahmânirrahîm ve lâ-havle ve lâ-kuvvete illâ billâhil’ aliyyil’azîm) okumak, sinir hastalığına ve bütün hastalıklara iyi geldiğini Enes bin Mâlik haber vermişdir.

 

  • Şifâ için (Kasîde-i Bürde) okumak çok fâidelidir. Hastalara okununca, iyi oldukları, okunan yerlerin derdlerden, belâlardan emîn oldukları görüldü. Fâidelenmek için, inanmak ve hâlis niyyet ile okumak lâzımdır.

Kasîde-i bürde, on kısmdır:

    • Birinci kısım, Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” olan sevginin kıymetini bildirmekdedir.
    • İkinci kısım, insanın nefsinin kötülüğünü anlatmakdadır.
    • Üçüncü kısım, Resûlullahı övmekdedir.
    • Dördüncü kısım, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” dünyâya teşrifini anlatmakdadır.
    • Beşinci kısım, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” düâlarının hemen kabûl olduğunu bildirmekdedir.
    • Altıncı kısım, Kur’ân-ı kerîm övülmekdedir.
    • Yedinci kısım, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” mi’racındaki incelikleri bildirmekdedir.
    • Sekizinci kısım, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” cihâdlarını anlatmakdadır.
    • Dokuzuncu kısım, Allahü teâlâdan afv ve mağfiret ve Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem” şefâ’at istemekdedir.
    • Onuncu kısım, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” derecesinin yüksekliği bildirilmekdedir.Bu kasîdenin yazarı, İmâm-ı Muhammed bin Sa’îd Busayrî “rahime-hullahü teâlâ” sôfiyye-i aliyyenin büyüklerindendir. Şâzilî olan Ebûl-Abbâs-i Mürsînin yetişdirdiği Evliyâdandır. Ebül-Abbâs-i Mürsî de, Ebül Hasen-i Şâzilînin talebesidir. 695 [m. 1295] senesinde Mısrda vefât etmişdir. Kendisine felc hastalığı geldi. Bedeninin yarısı hareketsiz kaldı. Resûlullaha tevessül edip, insanların en üstününü öven meşhûr kasîdesini hâzırladı. Rü’yâda Resûlullaha okudu. Çok hoşuna gidip arkasından mubârek hırkasını çıkarıp, imâma giydirdi. Bedeninin felcli olan yerlerini mubârek eli ile sığadı. Uyanınca, bedeni sağlam idi. Hırka-i se’âdet de arkasında idi. Bunun için, bu kasîdeye (Kasîde-i bürde) denildi. Bürde, hırka, palto demekdir. İmâm-ı Busayrî “rahmetullahi aleyh” sevinerek, sabâh nemâzına giderken, salâh ve zühd ile meşhûr bir zâta rastladı. İmâma, kasîdeni dinlemek isterim dedi. Benim kasîdelerim çokdur. Hepsini herkes bilir dedi. Kimsenin bilmediği bu gece Resûlullaha okuduğunu istiyorum deyince, bunu hiç kimseye söylemedim. Nerden anladın dedi. O zat da, imâmın rü’yâsını, olduğu gibi haber verdi. Vezîr Behâeddîn bu kasîdeyi işitince, hepsini okutup, saygı ile ayakda dinledi.

 

    • (Fevâid-i Osmâniyye)  sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” diyor ki,  (Fâtiha), (Âyet-el-kürsî) ve (Dört Kul) yedişer kerre okunup hastaya üflenirse, bütün âfetler, derdler için ve sihr, nazar için ve hayvân sokması ve ısırması için iyi gelir. Tuz üzerine okunup, suda eritip içirmek ve ısırılan yere sürmek de tecribe edilmişdir. Dört Kul; Kâfirûn, İhlâs ve Mu’avvizeteyn (Felak ve Nâs) sûreleridir.

 

    • Süleymâniyye kütübhânesi Lâleli kısmında, 3653 sayılı risâlenin 211.ci sahîfesinde diyor ki, (Cum’a günü seher vaktinde (Seher vakti, gecenin son altıda biridir. Yani akşam ile imsâk vaktinin arasındaki müddetin son altıda biridir. Seher vaktinde yenilen yemeğe sahûr denir.) sağ elinin avucuna şu âyet yazılıp, sonra dili ile yalayıp yutulur. Kırk senelik sihir dahî olursa, def’ olur. Zâil olur.
    • Nisâ sûresi 99.cu âyeti (ve men yahruc) den (rahîmâ)ya kadardır.)

Fe ulâike asâllâhu en ya’fuve anhum. Ve kânallâhu afuvven gafûrâ (gafûran).

Ve men yuhâcir fî sebîlillâhi yecid fîl ardı murâgamen kesîran veseah(veseaten). Ve men yahruc min beytihî muhâciran ilâllâhi ve resûlihî summe yudrikhul mevtu fe kad vakaa ecruhu alâllâh(alâllâhi). Ve kânallâhu gafûran rahîmâ (rahîmen).

 

    • (Bostân-ül-Ârifin) sonunda diyor ki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Osmân bin Ebil’âsı “radıyallahü teâlâ anh” ziyârete geldi. Hasta idi. Çok ağrısı ve sancısı vardı. (Ağıran yeri sağ elin ile yedi kerre mesh eyle! Her def’asında E’ûzü bi’izzetillahi ve kudretihi min şerri mâ-ecidü ve ühâzirü oku!) buyurdu. Osmân diyor ki, buyurduğu gibi yapdım. Hastalığım hiç kalmadı.

 

    • (Tefsîr-i Mazherî) sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh”, (Talâk) sûresinin üçüncü âyetinin tefsîrinde buyuruyor ki, (İmâm-ı Rabbânî “rahmetullahi teâlâ aleyh”, din ve dünyâ zararlarından kurtulmak için, hergün beşyüz kere (Lâ havle velâ kuvvete illâ billah) okurdu. Buna  (Kelime-i temcîd) denir. Okumağa başlarken ve okudukdan sonra da yüzer kerre (Salavat) okurdu. Hadîs-i şerîfde, (Allahü teâlânın bir ni’met vermesini ve bunun devâmlı olmasını isteyen, Lâ havle velâ kuvvete illâ billah çok okusun!) buyuruldu. (Sahîhayn)daki hadîs-i şerîfde, (Bu, Cennet hazînelerinden bir hazînedir!) buyuruldu. Bir hadîs-i şerîfde de, (Lâ havle velâ kuvvete okumak, doksandokuz derde devâdır. Bunların en hafîfi, hemmdir) buyuruldu. Hemm, gam, hüzn, sıkıntı demekdir.)  [(Sahîh-i Müslim) kitâbı,  (Buhârî)den sonra, müslümanların en kıymetli temel kitâbıdır. İçinde yedibinikiyüzyetmişbeş [7275] hadîs vardır. Bu iki kitâba (Sahîhayn) denir.]

 

 

    • Abdüllah ibni Mes’ûd buyurdu ki: Bir kimse sabah ve akşam, Bakara suresinin başından dört âyet ve Ayet-el kürsi ile sonraki iki ayeti ve bu sûrenin sonundaki üç ayeti okursa, evine şeytân girmez. Mecnun üzerine okunursa, iyi olur. Sıkıntısı olan kimse, çok (istigfâr) okusun!

Bakara Suresi ilk 4 ayeti:

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
1-Elif, lam mim. 
2-Zalikel kitabu lareybe fihi. Hüdenlil müttekin.
3- ellezine yü’minune bil gaybi ve yukimunesselate ve mimma rezaknahüm yunfikun. 
4-vellezine yü’minune bima unzile ileyke ve ma unzile min kablike ve bil ahireti hüm yukinun.  

Bismillahirrahmânirrahîm.
Allâhü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ te’huzühu sinetün velâ nevm, lehu mâ fissemâvâti ve ma fil’ard. Men zellezî yeşfeu indehû illâ bi’iznih, ya’lemü mâ beyne eydîhim vemâ halfehüm velâ yühîtûne bi’şey’in min ilmihî illâ bimâ şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel ard, velâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azîm. 

Lâ ikrâhe fîd dîni kad tebeyyener ruşdu minel gayy(gayyi), fe men yekfur bit tâgûti ve yu’min billâhi fe kadistemseke bil urvetil vuskâ, lânfisâme lehâ, vallâhu semîun alîm (alîmun). 

Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilân nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tâgûtu yuhricûnehum minen nûri ilâz zulumât(zulumâti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn (hâlidûne)

Lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), ve in tubdû mâ fî enfusikum ev tuhfûhu yuhâsibkum bihillâh(bihillâhu), fe yagfiru limen yeşâu ve yuazzibu men yeşâu, vallâhu alâ kulli şey’in kadîr (kadîrun)

Amener resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn(mu’minûne), kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih(rusulihî), lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(rusulihî), ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ gufrâneke rabbenâ ve ileykel masîr (masîru). 

Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih(bihî), va’fu annâ, vagfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfirîn (kâfirîne).

 

    • (Hazînet-ül-esrâr)da diyor ki: Ömer-ül-Fârûk “radıyallahü teâlâ anh” dedi ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Yağmur suyunu toplayıp, üzerine, Fâtiha-i şerîfe, Âyet-el-kürsi, İhlâs-ı şerîf ve Kul-e’ûzü sûreleri yetmişer kerre okunur. Bu sudan aralıksız yedi sabâh içenlerin hastalıkları, ağrıları zâil olur.). [Beş, on sâlih müslimân toplanıp, okuyup, suya üflemelidirler.]
    • İmâm-ı Ahmed ve Tirmüzî ve Nesâî ve Hâkim ve Beyhekî bildirdiler ki, Sa’d ibni Mâlik “radıyallahü teâlâ anh” dedi ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Yûnüs aleyhisselâm balığın karnında, Enbiyâ sûresinin 87. ci âyetini söyliyerek düâ etdi. [Düâsını kabûl eyledi ve kıyâmete kadar bunu okuyan mü’minlerin düâlarını kabûl edeceğini bildirdi.] Bir müslimân, bu âyet-i kerîmeyi okuyup düâ edince, Allahü teâlâ düâsını muhakkak kabûl eder). Kırk kerre okumalıdır.
    • Âyet-i kerîme şudur: Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minezzâlimîn.

 

  • (Tenbîh-ül-gâfilîn)deki hadîs-i şerîfde, (Kur’ân-ı kerîm okuyanın ana-babası kâfir olsalar bile, azâbları hafîfler) buyuruldu.
  • Haberde bildirildi ki: (Cennet derecelerinin sayısı, Kur’ân-ı kerîmin âyetlerinin sayısıncadır. Kur’ân-ı kerîmi hatm eden kimse, bütün derecelere kavuşur).
  • (Künûz-üd-dekâ’ık)da yazılı, Taberânînin ve İbni Hibbânın bildirdikleri hadîs-i şerîfde, (Kur’ân-ı kerîmi hatm edenin düâsı kabûl olunur)buyuruldu.
  • (Kitâb-üt-tibyân)da diyor ki, (Kur’ân-ı kerîmin hatm edildiği yere rahmet yağar. Hatmden sonra düâ etmek müstehabdır.)