Maneviyatın Ferahlaması Sıkıntıların Defi için Dualar

Maneviyatın Ferahlaması Sıkıntıların Defi için Dualar

Rivayet edildiğine göre, bu dua sıkıntı anında okunacaktır. Görünmeyen cin mahlukların, ulvî ve süflî tabakasının musallat olmaları karşısında manevi bir tedbir olarak bu duanın okunması tavsiye edilmektedir. Bilhassa sabah ve akşamları buna dikkat edilmelidir ve en az üç defa okunmalıdır. Birçok İslam bilginleri bunu tavsiye etmekte ve bu duayı okudukları ve okuttukları beyan edilmektedir.

Errahmanirrahimim, ya Rahmânu, ya Rahîmu, yâ Raûfû, yâ Atûfu, ecib yâ Cebrailü aleyhisselâm, alâ en tusahharalî kulübe cemî’il mahlûkatirrûhaniyyati minelulviyyâti ves’süfliyyâti, semi’an muti’an, bihakkırrahmânirrahîmi ve bi hakkıraûfil atûfi ve bi hakkil meliki hüve zahin el müekkeli bi kavâimil arşiyyeti.

Türkçe Anlamı:

“Esirgeyen ve bağışlayan. Ey esirgeyen, bağışlayan, koruyan ve seven Allah’ım. Bütün mahlûkatın kalplerini bana doğru çevir. Ey Cebrâil, bütün ruhanî, ulvî ve süflî tabakasının Rahman ve Rahim olan Allah’ın hakkı için onlara işittir ve itaat ettir. Rauf ve Atûf hakkı hürmetine, Melik hakkı hürmetine, arşı alâ hakkı hürmetine duâmızı kabul et ve bütün yaratılmışların kalplerini bana çevir.”

**********************************************************************************************

Bu sıralanan dualar, Fatiha-i şerifin içerisinden birer ve ikişer cümle alınarak Hakka sığınmak ve bilhassa ruhani mahlukat üzerine müekkel olmak ve onları emre ram etmek için yapılan dua serisidir. Müellif Gümüşhaneli merhum bu dualara çok önem vermiş ve bir dizi halinde beş kadar duayı arka arkaya sıralamıştır.

Görünen insanların dışında, görünmeyen fakat insan ismini alan birçok cin tâifesi mevcut olduğu Kur’an’da sabittir. Bu görünmeyen cin mahlukları iki kısma ayrılmaktadır:

Birincisi: Süflî kısım. İnsanlara zararlı olan ve onların akıl, fikir ve bedenleri üzerine arızalar bırakan ve bırakmaya çalışan zararlı mahluklardır. Bunlardan kurtarmak için Muavvizeteyn sûrelerini, yani, Kul eûzü birabbil-felâki ile Kul eûzü birrabbinâsi sûrelerini okumak lâzımdır. Bunlardan kurtuluş ancak bu şekilde mümkün olabilecektir. Bu hususta kaynak kitaplarımızdan Buharî ve Müslim kitaplarında yeteri kadar malumat vardır.

İkincisi: Ulvî kısım. Bunlar ruhani ve ulvi, yani ruhan üstün yaratıklardır. Allah’a ve peygambere inanmışlar ve bağlanmışlardır. Bu hususta Kur’an’da gerektiği kadar açıklama vardır. Bunlar insanlara zarar değil, iyilik yaparlar; korurlar ve muhafaza ederler. Onun için sıkıntıdan kurtulmak için bunların ruhaniyetinden yardım istemek ve dizi halinde sıralanan duaları gönül huzuru ile okumak ve bundan fayda beklemek için inanmak gerekmektedir. Ancak bu surette şifa bulmak mümkün olabilecektir. Her şeyden önce inanmak şarttır. İnanmadan yapılan duaların geçerliliği yoktur.

Maâliki yevmiddîni, yâ mukallibel kulûbi vel ebsâri, ecib yâ Mikâil aleyhisselam alâ en tusahharalî kulûbel mahlûkatirruhaniyyâti minel ulviyyâti vessüfliyyâti, semi’an muti’an bi hakki mâliki yevmiddina ve bi hakkı mukallibel kulûbi vel ebsâri ve bihakkil meliki taykelin el müvekkele bi kavâimil arşiyyeti.

Türkçe Anlamı:

“Kıyamet gününün sahibi, ey kalpleri ve gözleri döndüren Allah, Ey Mikâil, duama icabet et, ulvî ve süfli, ruhanî mahlukatın kalplerini işitmek ve itaat etmek üzere bana döndür, emrime ram ettir. Kıyamet gününün mâliki-hakkı için kalpleri ve gözleri döndürenin hakkı için, arşı âlânın direkleri hakkı için ve bunların hakiki sahibi hakkı için arzumu kabul eyle, dileğimi yerine getir. ”

*********************************************************************************************

Bu üçüncü dua hakkında bir takım rivayetler vardır. Bilhassa yukarıdaki duâda açıklandığı üzere görünmeyen ruhanî mahlukatın insana bağlı olması temennisinde bulunulmaktadır. Öyle ki yapılan bu duâda Allah’a yalvarılmakta ve Allah’ın kudretiyle İsrafil aleyhisselâm vasıta kılınarak bu ruhanî mahlukatın benî Adem’in emri altına verilmesi istenmektedir.

Duanın çok manidar oluşu gözden kaçmamaktadır. Ancak dua ne kadar manalı olursa olsun, onu yapan ağzın helal lokma yemesi ve küfürlerden uzaklaşması lazımdır.

Nasıl ki, Peygamberimizin gömleğini Übey ismindeki münafık son deminde kefen yapmak için istemiş fakat o gömlek ona bir şey sağlayamamış, çünkü iman etmemiş. Namazını kıldırmak isteyen Peygamberimize bile âyet indirilmiştir: “Onlardan hiçbir kimsenin namazını asla kılma, kabirlerinde de durma, defni için veya ziyaret için kabrine gitme. Çünkü onlar Allah ve peygamberini tanımadılar, fâsık olarak öldüler. ” (Tevbe, 85) Bu âyet-i kerime münafıkların reisi olan İbni Ubey bin Selül hakkında nazil olmuştur.

Bu hadiseden de anlaşılıyor ki, duâ ne kadar manalı olursa olsun o duâyı edenin kalbi hakka bağlı olması ve gönlü huzurlu olması lâzımdır. Yapacağı duânın mutlaka kabul olunacağına inanması lâzımdır. Ancak bu vesile ile meramına kavuşabilecektir.

iyyâke na’büdü ve iyyâke nesta’înü, yâ serî’u, yâ karîbü, yâ ma’bûdü, yâ müsteânü, ecib yâ îsrâfilü aleyhisselâm alâ en tusahharalî kulûbel mahlûkatirruhâniyyeti minal ulviyyâti vessüfliyyâti, semî’an, mutî’an bi hakki iyyâke na’büdü ve iyyâke nesta’in ve bi hakki serî’il karîbi’l-mâ’bûdil müsteâni ve bi hakkil meliki münse’in el-müekkil bi kavâimil arşiyyeti.

Türkçe Anlamı:

“Ancak Sana ibadet eder ve Senden yardım isteriz Allah ’ım. Ey süratli, ey herşeye yakın, ey sabreden ve ey yardım eden. Isrâfıl aleyhisselâm, duâmı kabul et. Ey Allah’ım, ulvî ve süfli olan ruhanî mahlukatının kalplerini işitmek ve bana itaat etmelerini sağla Allah’ım. İyyâke na’büdü ve iyyâke nestâ’în âyetinin hakkı için. Süratin, yakınlığın, mabudun ve müste’ân isimlerinin hakkı için, arşı âlânın direklerini ayakta tutan meleklerin hakkı için duâmı kabul eyle.

**********************************************************************************************

Bu dördüncü duâ aynı mealde yapılan dualardandır. Ancak burada dört büyük meleklerden Azrail vasıtasıyla ruhani mahlukların dua yapan kişiye bağlanılması istenilmektedir. Tabii bunların bir takım riyazi amelleri de vardır. Meselâ bu duâyı yapacak kimsenin az yemesi, az konuşması ve abdestli olduğu bir zamanda bu duâları yapması lâzımdır. Ancak bu sebeple arzusu ve dileği kabul edilebilecektir. Bu duaların her kelimesinde binlerce mana gizlidir. Mecmûatul Ahzab isimli üç cilt kitabın en veciz ve en seçkin duâlarındandır.
Fatiha’nın cümle cümle ayrılmasıyla yapılan bu duâlar hakikaten çok tesirli duâlardır. Ve bunlar iç sıkıntısını gideren birer manevi reçete mesabesindedir. îhlâs ile okunmaları anında bunlardan şifa görmemek mümkün değildir. Ancak Peygamberimizin buyurduğu gibi, “Günahsız ağızın yaptığı duâ reddolunmaz.”
Cenâb-ı Hakk’ın yardımı ve ruhanî ve ulvî mahlukatın feyizleri ve duâ edenin sağlam inancı neticesinde istenen arzu yerine gelebilir.

ihdinessirâtel müstakim, yâ kâdiru, yâ muktediru, ecib yâ Azrâilü aleyhisselâmü, alâ en tusahharalî kulûbel mahlûkatirrûhâniyyâti minel ulviyyâti vessüfliyyâti, semîan muti’an, bihakki ihdinessirâtel müstakime ve bi hakkil kâdiril muktediri ve bihakkil kaskurin el müekkeli bikavâimil arşiyyeti.

Türkçe Anlamı:

“Doğru yolu bize ver Allah ’ım. Ey kudret sahibi ve herşeyi yapmaya muktedir olan Allah ’ım. Ey Azrail aleyhisselam, ruhanî mahlukatın ulvî ve süfli kısmının kalplerini bana müsahhar kıl, emrime râm kıl, doğru yolu bana vermen hakkı için onları işitici ve sözlerimi kabul edici kıl. Senin kâdir ve muktedir isimlerin hakkı için, Senin arşı âlânın direklerini ayakta tutan müekkel meleklerinin hakkı için bu duamı kabul et.

**********************************************************************************************

Bu dua seçkin duaların beşincisidir. Kalpleri ve gönülleri feraha kavuşturan duaların sonuncusudur. Nasıl insan ferahlatıcı bir şurub içer veya bir hap yutar veya bir iğne olur ve ardından bir genişlik görürse, bu duaları arka arkaya okuyan kimsenin, Allah’ın izniyle manevi bir şifaya kavuşacağına şüphe yoktur.

Peygamberimizi ezan vakti yaklaştığında Hz. Bilal’a: “Yâ Bilâl, bizi feraha ve rahata kavuştur.” derdi. Yani, ezan oku da namaza gidelim ve ferahlanalım; demek isterdi.

Nasıl ki namaz ferahlanmaya vesile ise, ezan ve Kur’an veya vaaz dinlemek genişlemeye sebep ise bu duâları okumak da öylece ferahlamaya ve neşelenmeye vesiledir.

En büyük şifa kaynağımız Kur’an olduğuna şüphe yoktur. Bu Kur’an aynı zamanda bizim ferahlamamızın da bir sembolüdür. Nitekim Cenab-ı Hak Yûnus sûresinde şöyle buyurmaktadır: “De ki: Allah’ın inayetiyle, rahmetiyle (yani islam ile ve Kuran ile) sevinsinler. Bu onların yığdıklarından daha iyidir.” (Yûnus, 58)

İşte manevi sahada ferahlanmamızın baş kaynağı Kur’an olduğu gibi bu duâlar da ferahlanmamızın canlı birer araçlarıdır.

Sırâtellezîne en ’amte aleyhim. Yâ Allahu, yâ alîmü yâ halîmü, ya hakîmü. Ecib yâ Aynâilü aleyhisselâm, alâ en tüsahharalî kulûbel mahlûkattırruhaniyyâti minel ulviyyâti vessüfliyyâti, semi’an, muti’an bihakkı sırâtellezine en’amte aleyhim ve bihakkıllahil alîmi’l-hakîmil halimi ve bihakkıl meliki şetehin el müekkeli bikavâimillarşiyyeti.

Türkçe Anlamı:

“Kendilerine in’am ve ihsan ettiğin (nebiler, sıddıklar ve şehit kullarına verdiğin) şeyleri bize de ver Allah’ım.

Yâ Allah, yâ Alîm, yâ Halim, yâ Hakim Allah ’ım. Aynâil aleyhisselâmı vazifelendir, mahlukatın ruhanî kısmının ulvî ve süfli tabakasının kalplerini bana çevirsin, emrime râm ettirsin. Sırâtallezîne en’amte aleyhim âyetinin hakkı için onları bana itaatli ve sözümü dinleyenlerden kıl. Alîm, Hakim, Halim, ve Melik isimlerinin hakkı için, arşı âlânın direklerini ayakta tutmaya müekkel olan meleğin hakkı için duâmı kabul eyle, bu mahlukatı bana râm eyle.”