Musibet Karşısında Yapılacak Dualar

Musibet Karşısında Yapılacak Dualar

“Musibet”; baş ağrısından sel felaketine varıncaya kadar
insanın canına, malına, işine, eşine, evine ve çocuklarına
isabet eden ve insanı üzen her şeydir.


a) Belaya Uğrayanı Görünce
Sahabeden Ebû Hüreyre (r.a.)’nin bildirdiğine göre
Peygamber Efendimiz; “Derde düşmüş birini gören kimse,


اَلْحَمْدُ الَّذ۪ي عَافاَن۪ي مِمَّا اِبْتَلاَكَ بِه۪ وَفَضَّلَن۪ي عَلىَ كَثي۪رٍ مِمَّنْ خَلَقَ
تفَضْيل۪اً


Okunuşu: “Elhamdülillâhillezî ‘âfânî mimmâ ibte-lâke
bihî ve feddalenî ‘alâ kesîrin mimmen haleka tafdîlâ.”


Anlamı: “Beni, seni mübtela kıldığı şu şeyden esirgeyen
ve beni yarattıklarının birçoğundan üstün kılan Allah’a hamd
olsun, derse, o belâ ona sirayet etmez” buyurmuştur. (Tirmizî,
De’avât, 38; İbn Mâce, Dua, 22)


Kuşkusuz hiç kimse bir bela ve musibete maruz kalmak
istemez. Bu nedenle bir hastalığa maruz kalan veya felakete
uğrayan kişi ziyaret edildiğinde ona teselli verilmeli ve
imkânlar elverdiğince maddî-manevî yardım edilmelidir.
Kendisinin de böyle bir musibete düşmediği için Allah’a
dua edip, şükretmelidir.
Hadisteki “ibtilâ” imtihan ve deneme anlamına gelir ve
bu kelime hem hayr için hem de şer için kullanılır.

وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
“Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz.
Ancak bize döndürüleceksiniz” (Enbiyâ, 21/35) anlamındaki ayet
bunun delilidir.


Hadiste ifade edilen imtihan hem maddî, hem de
manevî olabilir. Her iki durumda da müslümana düşen
görev, her türlü olumsuzluklara karşı sabrederek bu imtihanı
başarması ve Rabbine karşı isyan etmemesidir.
Kur’ân-ı Kerim’de; “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla
bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz” buyrulduktan
sonra,

إِنَّا وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ İnnâ lillâhi ve innâ
ileyhi râci’ûn.

“Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz
ve şüphesiz O’na döneceğiz” diyerek sabredenlerin müjdelenmesi
ve onların Rableri katında rahmet ve merhamete
mazhar olacağı ve bu kimselerin doğru yola ulaştırılacağı
bildirilmektedir. (Bakara, 2/155–157; Ayrıca bk. Âl-i İmrân, 3/173)


b) Fakirlikten Korunmak İçin
Zenginlik ve fakirlik bir olgudur. Her toplumda zengin
de fakir de vardır. Kur’ân’da pek çok ayette Allah’ın istediğine
hesapsız derecede rızık vereceği bildirilmektedir
(Meselâ bk. Âl-i İmrân, 3/27). İnsanlara malı-mülkü veren de alan
da Allah’tır. (Âl-i İmrân, 3/27) Ancak Allah kimsenin emeğini
zayi etmez, çalışanın karşılığını verir. Bu itibarla insanlar
çalışarak Allah’ın nimetlerinden faydalanmaya çalışmalı,
fakirlikten de Allah’a sığınmalıdır. Peygamberimiz (s.a.s.),
şöyle dua ederek fakirlikten Allah’a sığınmış ve bize örneklik
etmiştir:

اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكُفْرِ وَالْفَقْرِ


Okunuşu: “Allâhümme innî e’ûzü bike mine’l-küfri
ve’l-fakri.”

Anlamı: “Allah’ım! Küfre düşmekten ve fakirlikten sana
sığınırım.” (Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, İsti’âze, 28; No:7920; Ahmed
b.Hanbel, V, 36)


اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ زَوَالِ نِعْمَتِكَ وَتَحَوُّلِ عَافِيَتِكَ وَفُجَاءَةِ نِقْمَتِكَ
وجَمَيِع سَخطَكَِ


Okunuşu: “Allâhümme innî e’ûzü bike min zevâli
ni’metike ve tehavvüli ‘âfiyetike ve fücâeti nikmetike ve
cemî’ı sahatıke.”

Anlamı: “Allah’ım! Nimetinin yok olmasından, sağlık ve
âfiyetin bozulmasından, ansızın belaya uğramaktan ve her
türlü gazabından Sana sığınırım.” (Nesâî, es-Sünenü’l-Kübra, İstiâze,
56, No: 7955)


اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكَسَلِ وَالْهَرَمِ وَالْمَأْثَمِ وَالْمَغْرَمِ وَمِنْ فِتْنَةِ
الْقَبْرِ وَعَذَابِ الْقَبْرِ وَمِنْ فِتْنَةِ النَّارِ وَعَذَابِ النَّارِ وَمِنْ شَرِّ فِتْنَةِ الْغِنَى
وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْفَقْرِ


Okunuşu: “Allâhümme innî e’ûzü bike minel-keseli
vel-herami vel-me’semi vel-mağrami ve min fitnetil-kabri
ve ‘azâbil-kabri ve min fitnetin-nâri ve ‘azâbin-nâri ve min
şerri fitnetil-ğınâ ve e’ûzü bike min fitnetil-fakri.”


Anlamı: “Allah’ım! Tembellikten, ihtiyarlıktan, günahtan,
borçtan, kabir fitnesinden ve kabir azabından, cehennem fitnesinden ve cehennem azabından, zenginlik fitnesinin şerrinden
Sana sığınırım. Fakirlik fitnesinden Sana sığınırım.”
(Buhârî, Deavât, 38)

duaile…