Müslümanın Ölüm Anı Hikayesi

Müslümanın Ölüm Anı Hikayesi
Müslümanın Ölüm Anı Hikayesi

Bir gün peygamber Efendimiz vefât eden sahâbîsini defnetmek üzere ashâbıyla birlikte kabristana gitmişti.

Onlara kabir azâbından Allah’a sığınmalarını tavsiye ederek ölüm hâdisesini anlatmaya başladı. Önce bir mü’minin can verişindeki güzelliği ve kolaylığı şöyle tasvir etti: Bir mü’min dünyaya vedâ etmek üzereyken, gökten yüzleri güneş gibi parlayan melekler, ellerindeki cennet kefeniyle ve cennet kokularıyla yere inerler ve o kimsenin görebileceği bir yere otururlar. Sonra ölüm meleği kalkıp onun başucuna gelir ve: “Ey güzel can! Allah’ın affına ve rızâsına kavuşmak üzere artık çık!” der. O kulun canı, testinin ağzından sızan bir damlacık su gibi akıverir. melek onu alır, cennetten getirilen kefene sarar ve ona güzel kokular sürer.

Melekler, o burcu burcu kokan canı alıp göklere yükselirken, yanlarından geçtikleri diğer melekler bu güzel kokunun ne olduğunu sorarlar, onlar da “Dünya’da kendisinden şu güzel vasıflarla söz edilen falan oğlu falandır.” derler. Dünya semasından başlayıp yedinci kat göğe çıkıncaya kadar her semânın önde gelen melekleri o kimseyi uğurlar. Nihayet Allah Teâlâ’nın huzuruna varınca, Cenâb-ı Mevlâ: “Bu kulumu cennetin en yüce yerine kaydedin! Şimdi onu tekrar yeryüzüne götürün. Ben insanı topraktan yarattım, yine oraya döndüreceğim ve tekrar oradan çıkaracağım.” buyurur. O güzel insanın ruhu tekrar cesedine iade edilir. Cesedi kabre konunca yanına iki melek gelerek onu oturturlar. Sonra aralarında şu konuşma geçer:

– Rabbin kim?
– Allah (c.c.)
– Hangi dindensin?
– İslâm dininden.
– Size Peygamber gönderilen şu zât kimdir?
– O Allah’ın Resûlü’dür.
– Onun hakkında ne biliyorsun?
– Allah’ın kitabını okudum; Resûlullah’a iman ettim ve onun Peygamberliğini kabul ettim. İşte o zaman Allah Teâlâ’nın: “Kulum doğru söyledi. Ona cennette bir yer hazırlayın! Cennet elbiseleri giydirin ve kabrinden cennete bakan bir kapı açın!” buyurduğu bildirilir. Bunun üzerine cennet rüzgarları o kimsenin kabrine cennet kokuları getirir. Kabri ufuklar boyunca genişletilir. Derken güzel yüzlü, iyi giyimli, hoş kokulu bir adam ona yaklaşır ve: Bu mutlu gününde seni tebrik ederim.
Bütün bu olaylar daha dünyada iken haber verilmişti, der. Mü’min ona;
– Anlaşılan sen çok şey biliyorsun.
Kimsin? diye sorar.
O da:
– Ben senin dünya’da iken yaptığın iyilik ve ibadetlerinim, der. O zaman mü’min:
– Rabbim artık kıyameti kopar da âileme, sevdiklerime ve bana ait olan güzel şeylere kavuşayım, der.