HAC BÖLÜMLERİ Devamı

HAC BÖLÜMLERİ Devamı
HAC BÖLÜMLERİ Devamı

 

 

HAC BÖLÜMLERİ Devamı 

MÜZDELiFE’DE AKŞAMLA YATSIYI BiR ARADA BiR VAKiTTE KILMAK

Abdullah b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, İbn Ömer, Müzdelife’de bir kametle iki namazı bir arada kıldı ve “Rasûlullah (s.a.v.)’in aynı yerde aynı şekilde yaptığını gördüm” dedi. (Buhârî, Hac: 96; Nesâî, Menasik: 190)

Saîd b. Cübeyr ve İbn Ömer’den de bu hadisin benzeri rivâyet edilmiştir.

ž Tirmîzî: Muhammed b. Beşşâr, Yahya’dan diyerek rivâyet etmektedir. Doğrusu Sûfyân’ın rivâyet ettiği hadistir.

Tirmîzî: Bu konuda Ali, Ebû Eyyûb, Abdullah b. Saîd, Câbir, Üsâme b. Zeyd’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: İbn Ömer hadisinin Sûfyân’dan rivâyeti, İsmail b. ebî Hâlid’in rivâyetinden daha sahih olup Sûfyân hadisi sahih hasendir. İlim adamları bu hadisle amel ederler akşam namazı Müzdelife’ye gelmeden kılınmaz Müzdelifeye gelince iki namazı bir arada tek kametle kılmak gereklidir ve iki namaz arasında da nafile namaz kılınmaz ilim adamlarından bir kısmının tercihleri böyledir. Sûfyân es Sevrî bunlardan olup şöyle der: “Dilerse akşam namazını kılar yemeğini yer biraz istirahat edip kamet getirir ve yatsı namazını kılar.” Bazı ilim adamları ise: “Akşam ile yatsı namazını Müzdelife’de bir ezan ve iki kametle bir arada kılar.” Yani akşam namazı için ezan okur kamet getirir akşamı kılar sonra tekrar kamet getirip yatsıyı kılar. Şâfii’nin görüşü böyledir.

Tirmîzî: İbn Ömer ve Saîd b. Cübeyr hadisi hasen sahihtir. Seleme bin Küheyl Said b. Cübeyr’den rivâyet etmektedir.

Ebû İshâk ise; Mâlik’in oğullarından Abdullah ve Hâlid vasıtasıyla İbn Ömer’den rivâyet etmiştir.

 

HACCA MÜZDELiFE GECESi YETiŞEN HAC YAPMIŞ SAYILIR MI?

Abdurrahman b. Ya’mer (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.) Arafat’ta iken Necidlilerden bazı kimseler O’na gelip hac hakkında sordular. Rasûlullah (s.a.v.)’de bir kimseyi görevlendirip şöyle ilan ettirdi: “Hac Arafat’tır her kim Müzdelife’de bulunması gereken gece gün aydınlanmadan önce gelip orada bulunursa hacca yetişmiş olur. Minâ’da kalma süresi üç gündür acele edip memleketine dönüş için iki gün kalan günahkar sayılmaz üç günden fazla kalan da yine günahkar olmaz. Muhammed b. Beşşâr dedi ki: Yahya’nın rivâyetinde şu ilave vardır. “Bir adamı bu iş için görevlendirdi de o da bunu duyurdu.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 68; Nesâî, Menasik 203)

Yine Abdurrahman b. Ya’mer (r.a.)’den manâca önceki hadisin bir benzeri daha rivâyet edilmiş olup İbn ebî Ömer, Sûfyân b. Uyeyne’den naklederek: “Bu hadis Sûfyân es Sevrî’nin rivâyet ettiği hadislerin en sağlamıdır” der.

ž Peygamber (s.a.v.)’in ashabından ve sonraki gelen kimselerin uygulamaları bu hadis üzeredir. Yani gün ağarmadan önce Arafat’ta bulunmayan kişi haccı kaçırmış demektir. Gün ağarmasından sonra gelmesi hac görevi için yeterli sayılmaz. O yaptığı umre olmuş olur bir sonraki yıl tekrar hac yapması gerekir. Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler.

Tirmîzî: Şu’be’de Bükeyr b. Atâ’dan, Sevrî’nin rivâyetine benzer bir hadis rivâyet etmiş olup, şöyle demiştir: Carûd’tan işittim o da Vekî’den işittiğini söyledi. Vekî’ bu hadisi aktardıktan sonra: “Hacla alakalı vazifelerin anası bu hadistir” demiştir.

Urve b. Mudarris b. Evs b. Hârise b. Lâm’in et Taî’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Müzdelife’de namaza çıkacağı sırada Rasûlullah (s.a.v.)’e geldim ve Şöyle dedim: Ey Allah’ın Rasûlü, Tayyi denilen bölgenin iki dağı arasından geliyorum hayvanımı da yordum kendim de yoruldum üzerinde durmadığım bir dağ bırakmadım. Benim haccım olur mu?” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Bizim kılacağımız şu sabah namazına katılan burayı terk edinceye kadar bizimle beraber olan bundan öncede gece veya gündüzden bir an bile olsa Arafat’ta bulunan kimse hac vazifesini yapmış ve haccını tamamlamış sayılır.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 68; Nesâî, Menasik: 211)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Hadiste geçen Tefesehu: Kelimesinin anlamı hacla ilgili vazifeler demektir. “Habelün” kumluk arazi “Cebelün” ise taşlık yerler demektir.

 

GÜÇSÜZ VE ZAYIF KiMSELERiN MÜZDELiFEDEN ÖNCELiKLE GÖNDERiLMESi

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) beni geceleyin Müzdelife’den yüklerimizle birlikte gönderdi.” (Buhârî, Hac: 99; Müslim, Hac: 49)

ž Tirmîzî: Bu konuda Âişe, Ümmü Habibe, Esma b. ebî Bekir ve Fadl b. Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Yine İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v.), ailesinden zayıf olanları Müzdelife’den öncelikle gönderdi ve güneş doğmadan önce şeytanı taşlamayın” buyurdu. (Buhârî, Hac: 99; Müslim, Hac: 49)

ž Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahih olup ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar zayıf ve güçsüz kimselerin Müzdelife’den erkenden çıkmasını ve Minâ’ya ulaşmasının sakıncası yoktur derler. İlim adamlarının çoğunluğu uygulamalarını bu hadisle yaparak güneş doğmadan önce şeytanı taşlamazlar. Bazı ilim adamları ise geceleyin taşlamaya izin vermişlerdir. Doğru olan ve yapılması gereken uygulamaların bu hadise göre yapılmasıdır ki; “Gün doğmadan şeytan taşlanmaz” Sevrî ve Şâfii bu görüştedir.

Tirmîzî: İbn Abbâs’ın, “Beni yüklerimizle gönderdi” hadisi sahihtir. Değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir.

Şu’be bu hadisi; Müşaş, Atâ ve İbn Abbâs’tan rivâyet ederek “Peygamber (s.a.v.), ailesinden zayıf olanları Müzdelife’den öncelikli gönderdi” diye rivâyet etmiştir, ama bu hadisin senedi yanlıştır. Müşaş yanılarak Fazl b. Abbâs’ı da senede ilave etmiştir. İbn Cüreyc ve başkaları bu hadisi Atâ’dan ve İbn Abbâs’tan rivâyet ederler ve Fadl b. Abbâs’ı ilave etmezler. Müşaş; Basralı olup kendisinden Şu’be rivâyet etmiştir.

 

 KURBAN BAYRAMININ BiRiNCi GÜNÜ ŞEYTAN TAŞLAMA KUŞLUKTA YAPILIR

Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), kurban bayramının ilk günü şeytanı kuşluk vaktinde taşlar, diğer günler ise güneşin batıya kaymasından sonra yani öğleden sonra taşlardı.” (Ebû Dâvûd, Hac: 77; Buhârî, Hac: 135)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamlarının çoğunluğu uygulamalarını bu hadisle yapar ve kurban bayramının birinci gününden sonra şeytan taşlamayı öğleden sonra yaparlar.

 

GÜNEŞ DOĞMADAN ÖNCE MÜZDELiFE’DEN AYRILMAK

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Müzdelife’den güneş doğmadan önce ayrılırdı.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 65; Buhârî, Hac: 101)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahih olup cahiliye dönemi insanları güneş doğduktan sonra Müzdelife’den ayrılırlardı.

Ebû İshâk (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Amr b. Meymun’dan işittim şöyle diyordu: Biz, Müzdelife’de vakfe’de iken Ömer b. Hattâb dedi ki: “Müşrikler güneş doğuncaya kadar Müzdelife’den ayrılmazlar ve ey sebir dağı güneşin ışıklarıyla aydınlan da biz Minâ’ya hareket edelim derlerdi. Rasûlullah (s.a.v.) onlara uymadı ve güneş doğmadan önce Minâ’ya hareket etti, Ömer’de güneş doğmadan hareket etti.” (Buhârî, Hac: 101; Nesâî, Menasik: 213)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

 

ŞEYTAN TAŞLANACAK TAŞLARIN ÖLÇÜSÜ NE KADARDIR?

Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’i sapan taşı büyüklüğündeki taşlarla şeytan taşlandığını gördüm.” (Müslim, Hac: 52; İbn Mâce, Menasik: 63)

ž Tirmîzî: Bu konuda Süleyman b. Amr b. Ahvas’ın annesinden de hadis rivâyet edilmiş olup annesinin ismi; “Ümmü Cündüb el Ezdiyye’dir. Ayrıca İbn Abbâs, Fadl b. Abbâs, Abdurrahman b. Osman et Temîmî ve Abdurrahman b. Muâz’dan da hadis rivâyet edilmişitir.

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve taşların büyüklüğünün fiske taşı veya sapan taşı büyüklüğünde olmasını kabul ederler.

 

BAYRAMIN iLK GÜNÜNDEN SONRA ŞEYTAN TAŞLAMA ÖĞLEDEN SONRA YAPILIR

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), bayramın diğer günlerinde şeytanı öğleden sonra taşlardı.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasendir.

 

 ŞEYTAN TAŞLAMA YÜRÜYEREK VE BiNiT ÜZERiNDE DE YAPILIR MI?

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, “Peygamber (s.a.v.) Kurban bayramının birinci günü şeytan taşlamayı biniti üzerinde yapmıştı.” (İbn Mâce, Menasik: 66)

ž Tirmîzî: Bu konuda Câbir, Kudame b. Abdullah, Ümmü Süleyman, İbn Amr b. el Ahvas’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Bazı ilim adamları uygulamalarını bu hadise göre yaparlar. Bazıları ise yaya vaziyette şeytan taşlamayı tercih etmişlerdir. İbn Ömer’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v.), şeytan taşlamayı yaya olarak yapmıştı.” Bizce bu iki hadisin yorumu şöyledir: Rasûlullah (s.a.v.) duruma göre; bazen yaya olarak, bazen binit üzerinde şeytan taşlamıştır ki ümmeti de durumlarına göre kendisine uysunlar. İlim adamları uygulamalarını her iki hadisle de yapmışlardır.

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v.), şeytan taşlama yerine yürüyerek gider, yürüyerek gelirdi.” (Ebû Dâvûd: Hac: 77)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamlarının pek çoğu uygulamalarını bu hadise göre yaparlar. Kimi ilim adamları ise şöyle derler: “Kurban bayramının birinci günü binit üzerinde diğer günlerde ise yürüyerek taşlayabilir.

Tirmîzî: Bu şekilde söyleyenler herhalde Rasûlullah (s.a.v.)’in yaptığını yapmayı istemişlerdir çünkü Rasûlullah (s.a.v.) sadece kurbanın birinci günü taşlama işini binitte yapmış. Kurbanın birinci günü ise sadece Akabe cemresine taş atılır.

 

 ŞEYTAN TAŞLAMA NASIL YAPILIR?

Abdurrahman b. Yezîd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Abdullah b. Mes’ûd, Akabe cemresi denilen yere gelince vadinin orta yerinde durdu, Ka’be’ye yönelerek cemreyi sağ kaşı hizasına aldıktan sonra yedi taş attı. Her taş atışında tekbir getirdi ve şöyle dedi: Kendisinden başka gerçek ilah olmayan Allah’a yemin ederim ki kendisine Bakara sûresi indirilen Rasûlullah (s.a.v.)’de; taşları buradan atmıştır.” (Nesâî, Menasik: 226; İbn Mâce, Menasik: 64)

ž Hennâd Vekî’, Mes’ûdî’den bu senedle bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir.

Tirmîzî: Bu konuda Fadl b. Abbâs, İbn Abbâs, İbn Ömer ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: İbn Mes’ûd hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederler ve taşların vadinin orta yerinden atılmasını ve her taşla birlikte tekbir getirmesini tercih ederler. Bazı ilim adamları ise vadinin ortasından atmaya gücü yetmezse gücü yettiği yerden taşlamasına izin vermişlerdir.

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Şeytan taşlama işi ve Safa ile Merve arasında yapılan sa’y sadece Allah’ı gündemde tutmak için emredilmiştir.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 50)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

 

TAŞLAMA ESNASINDA iNSANLARA ZARAR VERMEMEK

Kudame b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), devesi üzerinde şeytan taşlarken gördüm, şeytan taşlayanlar arasında vurmak yok, kovmak, itip kalkmak yok ve yoldan çekil yoldan çekil sözleri yoktu.” (İbn Mâce, Menasik: 66)

ž Tirmîzî: Bu konuda Abdullah b. Hanzala’dan da hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: Kudame b. Abdullah hadisi hasen sahihtir. Bu hadis sadece bu şekliyle bilinmektedir. Eymen b. Nabil hadisçiler yanında güvenilir bir kişidir.

 

 KURBANLIK DEVE VE SIĞIRA KAÇ KiŞi ORTAK OLABiLiR?

Câbir (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Hudeybiye senesi deveyi ve sığırı yedi kişi adına boğazlamıştık.” (Müslim, Hac: 50; Nesâî, Dehaya: 16)

ž Tirmîzî: Bu konuda İbn Ömer, Ebû Hüreyre, Âişe ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: Câbir hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve diğer dönem ilim adamları uygulamalarını bu hadise göre yaparlar ve deve ile sığırın yedi kişiye kadar kurban edilebileceği görüşündedirler. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed bunlardandır. İbn Abbâs’tan ayrıca sığır yedi kişi deve ise on kişiye kadar kurban edilebilir şeklinde bir rivâyet vardır. İshâk bu görüştedir ve bu hadisi delil olarak kabul eder. İbn Abbâs hadisini sadece tek yönden bilmekteyiz.

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bir yolculukta Rasûlullah (s.a.v.) ile beraberdik kurban bayramı girmişti, Sığırda yedi kişi, devede ise; on kişi olarak ortak olduk.” (Nesâî, Dehaya: 15; İbn Mâce, Ezahî: 5)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir ve Hüseyin b. Vakîd’ın rivâyetidir.

 

 KURBANLIK HAYVANLARA iŞARET KOYMAK

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), kurban edeceği hayvanın boynuna iki takunya takmış Zülhüleyfe denilen yerde hayvanın sağ tarafına kurbanlık olduğunu belirtmek için yararak kan akıttı ve kan izlerini de silip yok etti.” (Müslim, Hac: 64; Buhârî, Hac: 110)

ž Tirmîzî: Bu konuda Misver b. Mahreme’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Ebû Hassân el A’rec’in adı Müslim’dir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve sonraki dönemlerden ilim adamları bu hadisle amel ederler, kurbanlık hayvanların işaretlenmesi görüşündedirler. Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk’ın görüşleri böyledir. Yusuf b. İsa’dan işittim Vekî’den işittiğini söylüyordu bu hadisi rivâyet edince şöyle dedi: Bu konuda kendi görüşlerine iltifat etmeyin! Çünkü kurbanlık hayvanı işaretlemek sünnet onların sözleri ise bidattır.

Ebû’s Sâib’den işittim şöyle diyordu: Vekî’nin yanında idik Vekî’ kendi görüşlerine göre konuşanlardan birine dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) kurbanlık develere işaret koymak üzere hayvanı yaraladı. Ebû Hanife ise bu işe “Müsle” yapmaktır diyor. O adamda bu mesele İbrahim Nehai’den rivâyet edilmiştir. O der ki: Kurbanlık hayvana işaret koymak müsle yapmak demektir. Bu söz üzerine Vekî’ çok şiddetli bir şekilde kızdı ve şöyle dedi: Ben sana Peygamber (s.a.v.) söyledi diyorum sen bana İbrahim söyledi diyorsun, bu sözünden vazgeçinceye kadar hapsedilmeyi nasılda hak etmişsin.

 

 PEYGAMBER (S.A.V.) KURBANINI NEREDEN ALMIŞTI?

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) kurbanlık hayvanlarını “Kudeyd” denilen yerden satın almıştı. (İbn Mâce, Menasik: 96)

ž Tirmîzî: Bu hadis garibtir. Bu hadisin Sevrî’nin rivâyetinden olduğunu sadece Yahya b. Yemân’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Nafi’ ve İbn Ömer’den, Rasûlullah (s.a.v.)’in kurbanlığını Kudeyd’den aldığı rivâyet edilmiştir ki bu rivâyet daha sahihtir.

 

HAC iÇiN YOLA ÇIKILMADAN ÖNCE KURBANLIKLARIN iŞARETLENMESi

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’in kurbanlık hayvana taktığı gerdanlıkları kendi elimle ördüm. İhrama girmedi, giyecek cinsinden de hiçbirşeyi terk etmedi.” (Yani sadece kurbanlık hayvanları işaretlemiş oldu başka bir şey yapmadı) (Buhârî, Hac: 110; İbn Mâce, Menasik: 96)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazı ilim adamları bu hadisle amel ederler ve şöyle derler: “Haccetmek isteyen kimseye kurbanlığına gerdanlığı taktığında ihrama girinceye kadar elbise koku vs. hiçbir şey haram olmaz. Bir kısım ilim adamları ise şöyle demektedirler: “Hac yapacak kişi kurbanına gerdanlık taktığı andan itibaren ihramlı kimseye vâcib olan tüm şeyler ona da vâcib olur.”

 

KÜÇÜKBAŞ HAYVANLARA DA KURBANLIK iŞARETi TAKILIR MI?

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’in kurbanlara takacağı tüm gerdanlıkları ben örerdim. Koyunlara varıncaya kadar oda bu gerdanlıkları takar fakat ihrama o anda girmezdi.” (Buhârî, Hac: 111; İbn Mâce, Menasik: 95)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve diğerlerinden bir kısım ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve koyunlara da gerdanlık takılabilir görüşündedirler.

 

HASTALANAN KURBAN  GÜNÜNE YETiŞEMEYECEK KURBANLIK NE YAPILIR?

Naciye el Huzaî (r.anha)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) kendisiyle Ka’be’ye bir kurbanlık göndermişti de O da: Ey Allah’ın Rasûlü bu kurbanlık telef olacak hale gelirse ne yapmalıyım? Dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’de şöyle buyurdular: Onu kes boğazındaki takılı olan gerdanlığı kanına batır sonra insanlara bırak geç insanlar onu yerler.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 18; İbn Mâce, Menasik: 101)

ž Bu konuda Zûeyb ve Ebû Kabîsa el Huzaî’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: Naciye hadisi hasen sahihtir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve nafile kurban hakkında derler ki: Telef olacak kurbanlığın etinden ne sahibi nede arkadaşları yemesin insanlar arasına bırakılır geçilir onlar ondan yerler ve o kimse kurban kesmiş sayılır. Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüşte olup şöyle derler: “Eğer o hayvanın etinden sahibi yerse yediği kadarının bedelini öder.” Bazı ilim adamları da şöyle derler: “Bu nafile kurbanın etinden ne kadar yerse yediği kadarını tazmin eder.”

 

KURBAN OLACAK DEVELERE BiNiLEBiLiR Mi?

Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), deve süren bir adam gördü ve ona “deveye bin” dedi. Adam: “Ey Allah’ın Rasûlü bu kurban edilmek üzere ayrılmış bir hayvandır” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), üçüncü veya dördüncüsünde “Yazık sana deveye bin yazıklar olsun” buyurdular. (İbn Mâce, Menasik: 100; Ebû Dâvûd, Menasik: 17)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ali, Ebû Hüreyre ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: Enes hadisi hasen sahihtir. Peygamber (s.a.v.)’in ashabından ve daha sonraki dönem alimlerin bir kısmı ihtiyaç duyulduğu takdirde kurbanlık develere binilebileceğine izin vermişlerdir. Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Kimi ilim adamları da “Mecburiyet olmadıkça binilmesin” derler.

 

HACTA SAÇ TIRAŞ EDiLiRKEN HANGi TARAFTAN BAŞLAMALI?

Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v.), şeytanı taşlayınca kurbanını kesti sonra tıraş olmak için berbere başının sağ yanını uzattı kesilen saçı Ebû Talha’ya verdi sonra sol yanını uzatıp tıraş oldu ve kesilen saçını Müslümanlar arasında dağıt” buyurdu. (Buhârî, Hac: 128; Müslim, Hac: 56)

ž İbn ebî Ömer, Sûfyân ve Hişâm’dan da benzeri bir hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

 

HACTA SAÇLARIN TAMAMEN KESiLMESI VAYA KISALTILMASI

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), saçını kestirdi, sahabeden bir kısmı da saçlarını kestirdiler, diğer bir kısmı ise saçlarını kısalttılar. İbn Ömer diyor ki: Rasûlullah (s.a.v.) bir veya iki kere “Allah saçlarını kestirenlere rahmet etsin” dedi sonra “Kısaltanlara da” buyurdu. (Buhârî, Hac: 128; Müslim, Hac: 55)

ž Tirmîzî: Bu konuda İbn Abbâs, İbn Ümmül Husayn, Mearib, Ebû Saîd, Ebû Meryem, Hubşî b. Cünade ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yapar ve başın tıraş edilmesini tercih etmişlerdir. Fakat kısaltma yapana da bunun caiz ve yeterli olduğunu söylemişlerdir. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler.

 

 KADINLAR HACTA SAÇLARINI KESTiRMEZLER

Ali (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), kadınların saçlarını kestirmelerini yasakladı.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 78)

ž Tirmîzî: Ali hadisinde karmaşıklık vardır. Bu hadis Hammad b. Seleme, Katâde ve Âişe’den de rivâyet edilmiş olup “Rasûlullah (s.a.v.) kadınların saç tıraşı yapmalarını yasakladı” şeklindedir. İlim adamları uygulamalarını bu hadise göre yaparlar ve kadınların tıraş olmasını değil saçlarını kısaltmalarını tercih ederler.

Muhammed b. Beşşâr (r.a.), Ebû Dâvûd, Hemmâm, Hılas’tan bu hadisin bir benzerini aktardı ve rivâyette “Ali”yi zikretmedi.

 

KURBAN GÜNLERi iBADETLERDE SIRAYI ŞAŞIRANIN DURUMU

Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, bir adam, Rasûlullah (s.a.v.)’e kurban kesmeden tıraş oluverdim diye sordu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.); Kurbanını kes zararı yok” buyurdular. Bir diğer kimse: Şeytanı taşlamadan önce kurban kestim, diye sordu. “Şeytanı taşla zararı yok” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Hac: 87; İbn Mâce, Menasik: 74)

Tirmîzî: Bu konuda Ali, Câbir, İbn Abbâs, İbn Ömer, Üsâme b. Şerik’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: Abdullah b. Amr hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının çoğunluğu uygulamalarını bu hadisle yaparlar, Ahmed ve İshâk bunlardandır.

Bir kısım ilim adamları ise: “Bir kimse Hac ibadetlerinde birini diğerinden önce yaparsa kurban kesmesi gerekir” derler.

 

iHRAMDAN ÇIKIP GÜZEL KOKU SÜRÜNÜP ZiYARET TAVAFINI YAPMAK

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ben Rasûlullah (s.a.v.)’i ihrama girmeden önce ve ihramı çıkarıp Ka’be’yi tavaf etmeden önce misk kokusuyla kokulandırırdım.” (Buhârî, Hac: 18; Müslim, Hac: 7)

ž Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: Âişe hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve daha sonraki dönem ilim adamlarının görüşü ve uygulamaları bu hadise göredir ve şöyle derler: “İhramlı kimse bayramın birinci günü şeytanı taşlar kurbanını keser saçını tıraş eder veya kısaltırsa hanımına yaklaşmak dışında her şey helal olmuş olur.” Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler. Ömer b. Hattâb’ın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Bu vazifeleri yapan kimseye kadın ve güzel koku dışında her şey helaldir.” Peygamber (s.a.v.)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerin alimlerinden bir kısmının görüşü bu şekildedir. Küfeliler de aynı görüştedirler.

 

 HACTA TELBiYE GETiRMEYE NE ZAMAN SON VERiLiR?

Fadl b. Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), Müzdelife’den, Minâ’ya, kadar beni binitinin arkasına almıştı, bayramın ilk günü şeytan taşlayınca kadar telbiye getirmeye devam etti.” (Müslim, Hac: 67; Nesâî, Menasik: 229)

ž Bu konuda Ali, İbn Mes’ûd ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: Fadl hadisi hasen sahihtir. Peygamber (s.a.v.)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden ilim adamları uygulamalarını bu hadise göre yaparlar. Hacılar şeytan taşlayıncaya kadar telbiyeye devam ederler. Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedir.

 

UMREDE TELBiYE GETiRMEYE NE ZAMAN SON VERiLiR?

İbn Abbâs (r.a.), merfu olarak rivâyet ettiği hadisinde şöyle diyor: “Rasûlullah (s.a.v.), umrede Hacer-ül Esvedi istilam ettiği ana kadar telbiyeye devam ederdi.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 28)

ž Tirmîzî: Bu konuda Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Çoğu ilim adamları bu hadisle amel ederek, umre yapan kimsenin Hacer-ül Esvedi istilam edinceye kadar telbiyeye devam etmesi kanaatindedirler.

Kimi ilim adamları ise umre yapan kimse ihrama girdiği andan itibaren telbiyeye başlar Mekke evleri görününceye kadar yol boyunca devam eder derler. Uygulama bu hadisle olup Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk’ta aynı görüştedirler.

 

 ZiYARET TAVAFI GECE YAPILABiLiR Mi?

İbn Abbâs ve Âişe (r.anhüma)’dan rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) ziyaret tavafını geceye geciktirirdi.” (İbn Mâce, Menasik: 77)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazı ilim adamları ziyaret tavafının geceye ertelenmesine izin vermişlerdir. Bir kısmı ise bayramın birinci günü yapılması kanaatindedir. Kimi ilim adamları da tüm kurban bayramı günlerinde de yapılabilir diyerek genişlik göstermişlerdir.

 

MEKKE iLE MiNÂ ARASINDAKi BATHA VADiSiNE iNMEK GEREKiR Mi?

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), Ebû Bekir, Ömer ve Osman, Batha vadisine inerlerdi.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 44; Buhârî, Hac: 147)

ž Tirmîzî: Bu konuda Âişe, Ebû Rafi’ ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: İbn Ömer hadisi sahih hasen garibtir. Bu hadisi sadece Abdurrezzak’ın, Ubeydullah b. Ömer’den rivâyetiyle bilmekteyiz. Bazı ilim adamları Batha’ya inmenin vâcib değil müstehab olduğu görüşündedirler. İsteyen iner derler. Şâfii şöyle der: Bathaya inmek hac ibadetinden bir parça değildir. Rasûlullah (s.a.v.)’in konakladığı bir yerdir.

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Hasbeye inmek ibadet değildir. Rasûlullah (s.a.v.)’in konakladığı bir yerdir.”

Hasbe, Batha, Ebtah, Mahsab bu vadinin değişik isimleridir. (Buhârî, Hac, 147; Müslim, Hac: 58)

ž Tirmîzî: Tahsîb; Ebtah’a inmek demektir.

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

 

 BATHA VADiSiNE iNMEK HAC GÖREVLERiNDEN BiR PARÇA MIDIR?

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), Ebtah’ta konakladı çünkü bu yol Medîne’ye çıkışın daha kolay olmasındandır.” (Buhârî, Hac: 147)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. İbn ebî Ömer, Sûfyân ve Hişâm b. Urve’den bu hadisin benzerini rivâyet etmiştir.

 

ÇOCUĞUN HACCA GÖTÜRÜLMESi

Câbir b. Abdillah (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kadın çocuğunu Rasûlullah (s.a.v.)’e uzatarak: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bu çocuk için de hac olabilir mi? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.)’de: “Evet sana da sevap vardır” buyurdular. (İbn Mâce, Menasik: 11; Ebû Dâvûd, Menasik: 7)

ž Tirmîzî: Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Câbir hadisi garibtir.

Sâib b. Yezîd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Babam, Veda haccında Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber bana hac yaptırdı ve ben o anda yedi yaşındaydım.” (İbn Mâce, Menasik: 11; Ebû Dâvûd, Menasik: 7)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

Câbir b. Abdillah (r.a.)’den Muhammed b. Tarîf’in hadisinin bir benzeri rivâyet edilmiştir.

ž Tirmîzî: Muhammed b. Münkedir’den bu hadis mürsel olarak rivâyet edilmiştir. İlim adamları, küçük yaşta hacceden çocuğa büyüyünce haccetmesi gerektiği görüşünde ittifak etmişlerdir. İslamın emri olan hac yerine getirilmiş olmaz. Aynı şekilde köle de köleliği esnasında hacceder sonra da hürriyetine kavuşturulursa ileride haccetme imkanı bulursa haccetmesi gerekir. Köleliği esnasında yaptığı hac farz olacak olan haccın yerine geçmez. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk‘ta bu görüştedirler.

 

ÇOCUK HACCEDERSE ŞEYTAN TAŞLAMAYI KiM YAPMALI?

Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile haccettiğimizde kadınların yerine telbiye getirir ve çocukların yerine de şeytan taşlardık.” (İbn Mâce, Menasik: 68)

ž Tirmîzî: Bu hadis garibtir, hadisi sadece bu şekliyle bilmekteyiz. İlim adamları kadının yerine başkasının telbiye getiremeyeceği üzerinde ittifak etmişlerdir. Kadın kendisi telbiye getirmelidir, telbiye getirirken yüksek sesle getirmesi mekruhtur.

 

YAŞLI KiMSENiN YERiNE KiM HACCETMELiDiR?

Fadl b. Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Has’am kabilesinden bir kadın; “Ey Allah’ın Rasûlü! Babama hac farz oldu kendisi çok ihtiyar olup binit üzerine binip yolculuk yapamaz” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.); “Onun yerine sen hac yapıver” buyurdular. (Buhârî Cezaus Sayd: 34; İbn Mâce, Menasik: 10)

ž Tirmîzî: Bu konuda Ali, Büreyde, Husayn b. Avf, Ebû Rezîn el Ukaylî, Sevde b. Zem’a ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: Fadl b. Abbâs hadisi hasen sahihtir. İbn Abbâs Husayn b. Avf el Müzenî’den de bir benzeri rivâyet edilmiştir.

Yine aynı şekilde İbn Abbâs’tan, Sinan b. Abdillah el Cühenî ve halasından da rivâyet edilmiştir. Sadece İbn Abbâs’tan da rivâyet edilmiştir.

Bu rivâyetler hakkında Muhammed’e sordum şöyle dedi: “Bu konuda en sahih rivâyet İbn Abbâs’ın Fadl b. Abbâs’tan rivâyetidir. Belki de İbn Abbâs bu hadisi Fadl ve daha başkalarından işitmiş sonra da mürsel olarak rivâyet etmiş ve işittiği kimseleri söylememiş olabilir.”

Tirmîzî: Bu konuda Peygamber (s.a.v.)’den sahih pek çok hadis rivâyet edilmiştir. Peygamber (s.a.v.)’in ashabından ve sonraki dönem ilim adamları bu hadisle amel ederler. Sevrî İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed, İshâk aynı görüşte olup ölen kimse adına hac yapılabileceği kanaatindedirler.

Mâlik ise şöyle der: “Kendi yerine hac yapılmasını vasiyet ederse ölen kimse yerine bir başkası hac yapabilir.”

Bazı ilim adamları ise: “Yaşlı haccedemeyecek durumda olan bir kimse adına da hac yapılabilir” demektedirler ki İbn’ül Mübarek ve Şâfii bu görüştedir.

 

ÖLEN KiMSENiN YERiNE BAŞKASI

HAC YAPABILIR Mi?

Abdullah b. Büreyde (r.a.)’ın babasından rivâyete göre: “Bir kadın Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek, annem hac yapmadan öldü onun yerine haccedebilir miyim? Diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.)’de “evet onun yerine hac yap” buyurdular. (Buhârî, Cezaüs Sayd: 33; İbn Mâce, Menasik: 9)

ž Bu hadis sahihtir.

 

 HAC VE UMRE YAPAMAYACAK KiMSE YERiNE HAC VE UMRE YAPILABiLiR Mi?

Ebû Rezîn el Ukaylî’den rivâyete göre, kendisi Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek “Ey Allah’ın Rasûlü! Babam çok yaşlıdır, hac ve umre yolculuğuna gücü yetmez” dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’de: “Babanın yerine hac ve umre yapıver” buyurdular. (İbn Mâce, Menasik: 10; Buhârî, Cezaüs Sayd: 34)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadiste umrenin zikredilmesi bir başkası adına umre yapılabileceğini göstermek içindir.

Ebû Rezîn el Ukaylî’nin adı Lakît b. Âmir’dir.

 

 UMRE YAPMAK VÂCIB MiDiR DEĞiL MiDiR?

Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.)’e umre yapmak vâcib midir? Diye soruldu da Rasûlullah (s.a.v.)’de: “Hayır, fakat umre yapmak değerli ve faziletli bir ibadettir” buyurdular. (Tirmîzî rivâyet etmiştir.)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazı ilim adamları umre vâcib değildir derler. Hac ve umreye iki hac denirdi. Kurban bayramında yapılana “Haccul Ekber” (Büyük Hac) Umreye de “Haccul Asğar” (Küçük Hac)

Şâfii diyor ki: Umre yapmak Rasûlullah (s.a.v.)’in sünnetlerindendir. Umrenin terk edilebileceğine dair ruhsat veren hiçbir delil bilmiyoruz. Nafile ibadet olduğuna dair sağlam bir rivâyet yoktur. Peygamber (s.a.v.)’den nafile ibadet olduğuna dair yapılan rivâyet ise zayıf olup bu tür rivâyetler delil olarak ortaya konulamaz. İbn Abbâs’ın umre yapmayı vâcib gördüğü rivâyeti de bize ulaşmış durumdadır.

Tirmîzî: Tüm bu sözler Şâfii’nin sözleridir.

 

 UMRE HAC AYLARINDA YAPILABiLiR Mi?

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Umre kıyamete kadar hac aylarına girmiştir.” (Müslim, Hac: 31; Ebû Dâvûd, Menasik: 23)

ž Tirmîzî: Bu konuda Suraka b. Cu’şum, Câbir b. Abdullah’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasendir. Bu hadisin manası: “Hac aylarında umre yapmakta sakınca yoktur” demektir. Şâfii, Ahmed ve İshâk hadisi bu şekilde tefsir etmektedirler. Hadisinin anlamı şöyledir: Cahiliye dönemi insanları hac aylarında umre yapmazlardı. İslam gelince Peygamber (s.a.v.) buna ruhsat verdi ve “Umre kıyamete kadar hac aylarına girdi” buyurdu. Yani hac aylarında umre yapmakta bir sakınca yoktur. Hac ayları Şevval, Zilkâde ve Zilhicce’den on gündür. Hac yapacak kimsenin hac aylarında ihrama girmesi gerekir. Haram aylar: Recep, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem’dir. Peygamber (s.a.v.)’in ashabından ve sonraki dönemlerden pek çok ilim adamları böyle demektedirler.

 

 UMRE YAPMANIN DEĞERi VE FAZiLETi

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Umre ikinci bir umreye kadar yapılan günahlara keffarettir. Kabul edilmiş haccın karşılığı ise ancak Cennettir.” (Buhârî, Umre: 1; Müslim, Hac: 79)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

 

 MEKKE iÇERiSiNDEKi TEN’iM MESCiDiNE GiDEREK iHRAMA GiRiP UMRE YAPMAK

Abdurrahman b. ebî Bekir (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Abdurrahman b. ebî Bekir’e emrederek Âişe (r.anha)’yı Ten’ım’de ihrama girdirip umre yaptırmasını emretti.” (Buhârî, Umre: 6; Müslim, Hac: 17) (Bu tür umre yapmak adet hali gören kadınlar için geçerlidir herkesin fazladan umre yapması için bir model değildir. Bu gün hacca ve umreye gidenlerin üç beş sekiz umre yapıverdim demelerinin Peygamber (s.a.v.) sünnetinde bir yeri yoktur.)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

 

MEKKE iÇERiSiNDEKi Ci’RANE MESCiDiNE GiDEREK iHRAMA GiRiP UMRE YAPMAK

Muharriş el Ka’bî (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Ci’rane’den umreye niyet ederek geceleyin çıktı. Mekke’ye geceleyin girdi umresini yaptı aynı gece Mekke’den çıkarak Ci’rane’de sabahladı sanki geceyi orada geçirmiş gibi ertesi gün güneş batıya kayınca, Batnı Serif bölgesinden çıktı. Yolu; Batnı Serif’den, Müzdelife yolunu takip ederek gitti bundan dolayı yaptığı umre insanlara gizli kaldı.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 79; Nesâî, Menasik: 104)

ž Tirmîzî: Bu hadis garibtir. Muharriş el Ka’bî’nin bu hadisten başka bir rivâyetini bilmiyoruz. Bu rivâyette mevsul yolla gelmiş olabilir denilmektedir.

 

 RASÛLULLAH (S.A.V.) RECEP AYINDA UMRE YAPMIŞ MI?

Urve (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer’e; “Rasûlullah (s.a.v.) hangi ayda umre yapmıştır” diye soruldu. Recep ayında diye cevap verdi. Bunun üzerine Âişe (r.anha) şöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v.) her umre yaptığında İbn Ömer onun yanında bulunmuştur, Rasûlullah (s.a.v.); Recep ayında asla umre yapmamıştır.” (İbn Mâce, Menasik: 47)

ž Tirmîzî: Bu hadis garibtir. Muhammed’den şöyle dediğini işittim: Habib b. ebî Sabit Urve b. Zübeyr’den hadis işitmemiştir.

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyet edilmiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), dört umre yaptı onlardan biri recep ayında idi.” (Buhârî, Umre: 3; İbn Mâce, Menasik: 47)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahih garibtir.

 

RASÛLULLAH (S.A.V.), ZiLKADE AYINDA UMRE YAPMIŞ MIDIR?

Berâ b. Âzıb (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Zilkade ayında umre yapmıştı.” (Buhârî, Umre: 3; İbn Mâce, Menasik: 46)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

 

 RAMAZAN AYINDA YAPILAN UMRENiN SEVÂBI

Ümmü Ma’kıl (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayında yapılan umre hacca bedeldir.” Yani hac gibi sevâb kazandırır. (Ebû Dâvûd, Menasik: 79; İbn Mâce, Menasik: 45)

ž Bu konuda İbn Abbâs, Câbir, Ebû Hüreyre, Enes ve Vehb b. Hanbeş’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: Vehb b. Hanbeş’e; Herem b. Hanbeş’te denilir.

Beyan ve Câbir rivâyetlerini Şa’bi ve Vehb b. Hanbeş’den diyerek yaparlar. Dâvûd el Evdî ise: Şa’bi ve Harem b. Hanbeş’den diyerek rivâyet ederler. Fakat doğru olan: “Vehb b. Hanbeş” şeklindedir.

Ümmü Ma’kıl hadisi bu şekliyle hasen garibtir.

Ahmed ve İshâk diyorlar ki: Ramazanda yapılan umrenin bir hacca denk sevap kazandırdığı Rasûlullah (s.a.v.)’den sabit olmuştur.

İshâk ise şöyle der: Bu hadisin manası şöyle anlaşılmalıdır. Peygamberimizden rivâyet edilen; “Kim ihlas sûresini okursa Kur’ân’ın üçte birini okumuş gibi olur” hadisi gibi anlaşılmalıdır. Yani üç ihlas okumakla Kur’ân’ın tamamı okunmuş olmayacağı gibi Ramazanda umre yapmakla da hac yapılmış sayılmaz.

 

HAC GÜNLERiNDE RAHATSIZLANIP HAC YAPAMAYAN BiR SONRAKi SENE YAPAR

İkrime (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Haccac b. Amr, Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle dediğini bize aktarmıştır: “Kimin bir organı kırılır, sakatlanır ve hastalanır da o yıl hac yapamaz ise bir sonraki yıl hac yapması gerekir.” İkrime dedi ki: Ben bu hadisi İbn Abbâs ve Ebû Hüreyre’ye sordum râvîlerden Haccac es Savvaf doğru söylemiştir. Dediler. (Ebû Dâvûd, Menasik: 43; İbn Mâce, Menasik: 85)

ž İshâk b. Mansur, Muhammed b. Abdullah el Ensarî yoluyla Haccac’tan bu hadisin benzerini bize rivâyet etti ve şöyle dedi: Haccac b. Amr “Bu hadisi Rasûlullah (s.a.v.)’den söylerken işittim” dedi.

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Pek çok kimse bu hadisi bu şekilde veya bunun benzeri olarak “Haccac es Savvaf” tan rivâyet etmiştir. Ma’mer ve Muaviye b. Sellam bu hadisi Yahya b. ebî Kesir’den, İkrime’den, Abdullah b. Rafi’den, Haccac b. Amr’dan rivâyet etmiştir. Haccac es Savvaf rivâyetinde Abdullah b. Rafi’i zikretmemiştir. Hadisçiler yanında Haccac güvenilir ve hafız bir kimsedir. Muhammed’den işittim Ma’mer ve Muaviye b. Sellam’ın rivâyetleri daha sahihtir. Abd b. Humeyd, Abdurrezzak yoluyla Ma’mer’den, Yahya b. ebî Kesîr’den, İkrime’den Abdullah b. Rafi’den, Haccac b. Amr’dan bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır.

 

 ZAMANSIZ OLARAK HASTALANABiLEN KiMSENiN ŞARTLI OLARAK HACCA NiYET ETMESi

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Zübeyr’in kızı Dubaa, Peygamber (s.a.v.)’e gelerek şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasûlü! Ben haccetmek istiyorum niyetimle şart koşabilir miyim? Rasûlullah (s.a.v.) de; “Evet” dedi. Dubaa: “Nasıl söylemeliyim” deyince; “Lebbeyk Allah’ım lebbeyk bulunduğum yerden başlayarak beni alıkoyacağın yer ve zamana kadar” de buyurdular. (Müslim, Hac: 15; Nesâî, Menasik: 60)

ž Tirmîzî: Bu konuda Câbir, Esma binti ebî Bekir ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir.ilim adamlarından bir kısmı uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Şartlı olarak hac yapılabileceği görüşündedirler ve şöyle derler: Şart koşar ve bir hastalık veya engel ortaya çıkarsa o anda ihramdan çıkabilir. Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler.

Bazı ilim adamları ise şartlı hac yapılamaz demekte ve “Şart koşsa da ihramından çıkamaz” diyerek bu kimsenin de normal hac yapan kimse gibi kabul etmişlerdir.

 

ŞARTLI HACCA NiYET ETMEK BiR SÜNNET MiDiR?

Sâlim (r.a.)’in babasından rivâyete göre, Sâlim; Hacca giderken şart koşmayı hoş karşılamaz ve derdi ki: “Peygamber (s.a.v.)’in sünneti size yeterli değil midir? (Yani o yapmış mıdır diyerek böyle bir hadisten haberi olmadığını ortaya koymuş oldu) (Nesâî, Menasik: 59; Müslim, Hac: 15)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

 

 ZiYARET TAVAFINI YAPAN VE HAYIZ GÖREN KADININ DURUMU

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Huyey’in kızı Safiyye’nin, Minâ günlerinde hayız gördüğü Rasûlullah (s.a.v.)’a aktarıldı da bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Bizi Mekke’de bekletecek mi? dedi. “O, ziyaret tavafını yapmıştı” dediler. Rasûlullah (s.a.v.)’de: “O halde mesele yok” buyurdular. (Müslim, Hac: 67; Ebû Dâvûd, Menasik: 80)

ž Tirmîzî: Bu konuda İbn Ömer ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: Âişe hadisi hasen sahihtir. İlim adamları, uygulamalarını bu hadise göredir ve; Kadın ziyaret tavafını yaptıktan sonra hayız görürse Mekke’den ayrılabilir ona bir şey lazım gelmez. Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler.

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Kim hac yaparsa hac’taki son görevi Ka’be’yi tavaf etmek olsun ancak o günler de hayızlı olan kadınlar bunun dışındadır. Rasûlullah (s.a.v.) onların veda tavafını yapmadan Mekke’den ayrılmalarına izin vermiştir.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.)

ž Tirmîzî: İbn Ömer hadisi hasen sahihtir. İlim adamları uygulamalarını bu hadise göre yapmışlardır.

 

HAYIZLI KADIN HAC GÖREVLERiNi NASIL YAPACAKTIR?

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Hac günlerinde hayız gördüm. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), Ka’be’yi tavaf etmek dışında tüm gerekenleri yapmamı bana emretti.” (Buhârî, Hayz: 8; Müslim, Hac: 67)

ž Tirmîzî: İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar yani: “Hayızlı kadın tavaf dışında haccın tüm gereklerini yerine getirir.”

Bu hadis aynı şekilde Âişe’den başka yönden de rivâyet edilmiştir. Ziyâd b. Eyyûb, Mervan b. Şûca’ el Cezerî; Husayf, İkrime, Mûcâhid, Atâ ve İbn Abbâs’tan, Rasûlullah (s.a.v.)’e nispet ederek şu hadisi bize aktarmışlardır: “Doğum yapan ve hayızlı kadın guslederek ihrama girer hacla alakalı tüm yapılacakları yapar sadece temizleninceye kadar Ka’be’yi tavaf edemez.

Tirmîzî: Bu hadis bu yönüyle garibtir.

 

HAC VE UMREYi YAPAN KiMSENiN SON VAZiFESiNiN KA’BE’Yi TAVAF OLUŞU

Hâris b. Abdullah b. Evs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.)’den işittim şöyle diyordu: “Her kim hac ve umre yaparsa son yapacağı vazifesi Beytullahı tavaf etmek olsun.” Bunun üzerine Ömer dedi ki: “Yaptığın şeyle ellerin kırılsın bunu Peygamber (s.a.v.)’den işittin de bize haber vermedin öyle mi?” (Ebû Dâvûd, Menasik: 85; Müslim, Hac: 67)

ž Tirmîzî: Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: Hâris b. Abdullah b. Evs hadisi garibtir. Pek çok kimse bu hadisi Haccac b. Ertae’den buradaki gibi rivâyet etmişlerdir. Rivâyetlerin bazısının senedinde Haccac’a aykırı rivâyetle bulunulmuştur.

 

RASÛLULLAH HAC VE UMRENiN TAVAFINI TEK TAVAFLA YAPTI

Câbir (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), bir ihram ve bir niyet ile Haccı Kıran yaptı hac ve umresi için tek bir tavaf yaptı.” (Nesâî, Menasik: 144; Ebû Dâvûd, Menasik: 53)

ž Bu konuda İbn Ömer ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: Câbir hadisi hasen sahihtir. Sahabe ve tabiinden bazı ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve derler ki: Haccı Kıran yapan kimse umresi ve haccı için tek tavaf yapar. Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedir. Sahabe ve tabiin döneminden bazı ilim adamları ise: “İki tavaf ve iki sa’y yapar” derler. Sûfyân es Sevrî ve Küfelilerin görüşü böyledir.

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim hac ve umreyi bir niyetle yapmaya niyet eder ve ihrama girerse ihramdan çıkıncaya kadar her ikisi için de bir tavaf ve bir sa’y yapması yeterlidir.” (İbn Mâce, Menasik: 39; Buhârî, Hac: 77)

Tirmîzî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Pek çok kişi bu hadisi Ubeydullah b. Ömer’den rivâyet ediyor ve hadisin senedini Rasûlullah (s.a.v.)’e kadar ulaştırmıyorlar ki. O rivâyet daha sahihtir.

 

MiNÂ DÖNÜŞÜ MEKKE’DE ÜÇ GÜN KALABiLiR

Alâ b. Hadramî (r.a.)’den merfu olarak rivâyet edildiğine göre: (Mekke fethedilmeden önce) “Medîne’ye hicret edip de hac yapan kimseler hac ibadetlerini bitirdikten sonra Mekke’de üç gün kalabilirler.” (Müslim, Hac: 81)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

Aynı sened ile başka şekilde de merfu olarak rivâyet edilmiştir.

 

HAC VE UMRE DÖNÜŞÜNDE YAPILACAK DUA

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) bir savaştan veya hacdan veya bir umreden dönüşünde bir dağ eteğine veya bir bayıra çıktığında üç defa tekbir alır ve şöyle dua ederdi: “Allah’tan başka gerçek ilah yok tek olarak O var, O’nun ortağı yok, mülk ve saltanat onundur. Her türlü eksiksiz övgüler ona mahsustur ve onun her şeye gücü yeter. Allah’a döneriz daima tevbe eder, kulluğumuzu daima ona yaparız. Seyahat edenler, secde edenler! Rabbimize hamd edenleriz. Allah verdiği sözde doğru ve gerçekleştirendir. Kuluna yardım eden ve tek başına tüm küfür ordularını yok edendir.” (Buhârî, Cihad: 132; Müslim, Hac: 76)

ž Bu konuda Berâ, Enes ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: İbn Ömer hadisi hasen sahihtir.

 

 iHRAMLI DURUMDA ÖLEN NASIL DEFNEDiLiR?

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.) ile beraber bir yolculukta idik ihramlı iken deveden düşüp boynu kırılarak ölen bir adam gördü ve şöyle buyurdu: “Onu su ve sidr ile yıkayın iki parça olan ihramıyla kefenleyin başını da örtmeyin çünkü o kıyamet günü ihramlı olarak ve telbiye getirerek diriltilecektir.” (Buhârî, Cezaus Sayd: 31; Müslim, Hac: 14)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazı ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Bazı ilim adamları ise: İhramlı kimse ölünce ihramın geçerliliği kalmaz ihramlı olmayan kimseye yapılan işlemler yapılır, derler.

 

iHRAMLI KiMSE HASTALANIRSA

TEDAVi OLABiLiR Mi?

Nübeyh b. Vehb (r.a.)’den rivâyete göre, Ömer b. Ubeydullah b. Ma’mer ihramlıyken gözlerinden rahatsızlandı ve Ebân b. Osman’a sordu o da: Acı olan göz tedavisinde kullanılan sabır çekinmesini (sürme çeker gibi) tavsiye etmiş ve Osman b. Affân’ın bu durumu Rasûlullah (s.a.v.)’den bize aktardığını bildirmiştir. Rasûlullah (s.a.v.) gözünden rahatsız olana “sabır çekmesini” emretmişti. (Müslim, Hac: 12)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve ihramlının içersinde güzel koku bulunmayan herhangi bir ilaçla tedavi görmesinde bir sakınca görmezler.

 

 iHARAMLI iKEN TIRAŞ OLAN KiMSENiN CEZASI NEDiR?

Ka’b b. Ucre (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) Hudeybiye’de Mekke’ye girmeden önce ihramlıyken tencere altında ateş yakarken ve bitler yüzüne dökülürken ona uğradı ve “Başındaki haşereler sana zarar vermiyor mu? Ka’b: “Evet” dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.); “Tıraş ol, altı fakire bir farak sadaka ver. -Farak üç ölçek hububat alan bir ölçü birimidir.- “Veya üç gün oruç tut veya bir kurban kes.” İbn ebî Nüceyh: “Bir koyun kes” diye rivâyet etmiştir. (Müslim, Hac: 10; İbn Mâce, Menasik: 86)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Sahabe ve tabiin döneminden bazı ilim adamları uygulamalarını bu hadise göre yaparlar. İhramlı tıraş olur veya ihramlı iken giyilmemesi gereken bir elbise giyerse veya güzel koku sürünürse; Peygamber (s.a.v.)’den rivâyet edildiği şekilde keffâret gerekir.

 

ÇOBAN VE BENZERi iŞLERDE ÇALIŞANLARIN ŞEYTAN TAŞLAMALARI

Beddah b. Adıy (r.a.)’in babasından rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) çobanların bir gün şeytan taşlamalarını bir gün de hayvanlarının başında kalmalarına izin verdi.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 77; Nesâî, Menasik: 225)

ž Tirmîzî: İbn Uyeyne de aynı şekilde rivâyet etmiştir. Mâlik b. Enes ise, Abdullah b. ebî Bekir’den, babasından, Ebûl Beddah b. Âsım b. Adiyy’den ve babasından rivâyet ediyor ki Mâlik’in rivâyeti daha sahihtir. İlim adamlarından bir kısmı çobanların bir gün taşlayıp bir gün bırakmalarına izin vermişlerdir. Şâfii bunlardandır.

Âsım b. Adiyy (r.a.)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), çobanların Minâ’da gecelemeyi bırakıp bayramın birinci günü şeytanı taşlamalarını sonraki taşlamaları da bir araya getirerek değişik bir günde yapmalarına izin vermiştir.”

Mâlik diyor ki: Abdullah b. ebî Bekir’in şöyle söylediğini sanıyorum: “İlk günde taşlarlar nefr gününde ise diğerlerini taşlarlar.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 77; Nesâî, Menasik: 225)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. İbn Uyeyne’nin Abdullah b. ebî Bekir’den rivâyetinden daha sahihtir.

 

BAŞKASININ NiYETiNE BAĞLANARAK iHRAMA GiRiLEBiLiR Mi?

Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre: Ali, Yemen’den Rasûlullah (s.a.v.)’in yanına geldi ve hangi niyetle ihrama girdin dedi. Ali de dedi ki: “Rasûlullah (s.a.v.) hangi niyetle ihrama girdiyse ben de o niyetle girdim” dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’de: “Kurbanımı yanımda getirmiş olmasaydım ben de ihramdan çıkardım” buyurdular. (Buhârî, Hac: 32; Müslim, Hac: 34)

ž Tirmîzî: Bu hadis bu yönüyle hasen sahih garibtir.

 

HACC’ÜL EKBER NE DEMEKTiR?

Ali (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’e Hacc’ül Ekber hangi gündür? Diye sordum; “Bayramın ilk günüdür” buyurdular. (Tirmîzî rivâyet etmiştir.)

Yine Ali (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Hacc’ül Ekber günü Kurban bayramının birinci günüdür.” (Nesâî, Menasik: 134)

ž Tirmîzî: Ali bu hadisi merfu olarak değil kendi sözü olarak aktarmıştır ki öncekinden daha sahihtir. İbn Uyeyne’nin bu hadisi mevkuf olarak rivâyet etmesi, Muhammed b. İshâk’ın, merfu olarak rivâyetinden daha sahihtir. Pek çok hadis hafızı bu hadisi Ebû İshâk’tan, Hâris’den, Ali’den mevkuf olarak bize aktarmışlardır. Yine Şu’be Ebû İshâk’tan, Abdullah b. Mürre’den, Hâris’den ve Ali’den mevkuf olarak rivâyet etmişlerdir.

 

HACER-ÜL ESVED’LE RÜKN-Ü YEMANÎ’YI SELAMLAMANIN DEĞERi VE KIYMETi

Ubeyd b. Umeyr (r.a.)’ın babasından rivâyete göre: İbn Ömer; Ka’be’nin, Hacer-ül Esved ve Rükn-ü Yemanî denilen köşelerine gelince oralara el sürebilmek için aşırı bir gayret ederdi. Bunun üzerine Ey Ebû Abdurrahman dedim; Peygamber (s.a.v.)’in ashabından iki rükne karşı el sürebilmek için aşırı gayret ediyorsun nedendir acaba?

İbn Ömer dediki: Öyle yapıyorsam şunu iyi bil ki; Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim; “Onlara el sürmek günahlara keffarettir” buyurdu. Yine ondan işittim: “Kim, Ka’be’yi yedi defa tavaf edip bunu güzelce yaparsa bir köleyi hürriyetine kavuşturmuş gibi sevap kazanır.” Yine ondan işittim: “Her kim Ka’be’yi tavaf esnasında attığı her bir adım sebebiyle Allah, bir günahını siler ve bir sevap yazar” buyurdu. (Nesâî, Menasik: 149)

ž Tirmîzî: Hammad b. Zeyd, Atâ b. Sâib’den, İbn Ubeyd b. Umeyr’den, İbn Ömer’den benzeri şekilde de rivâyet etmiştir. Fakat bu rivâyetinde “babasından” dememiştir.

Tirmîzî: Bu hadis hasendir.

 

TAVAF YAPILIRKEN KONUŞULUR MU?

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ka’be etrafında tavaf etmek namaz kılmak gibidir ancak tavafta konuşabilirsiniz. Her kim tavaf esnasında konuşacaksa hayırlı şeyler konuşsun.” (Nesâî, Menasik: 135; Buhârî, Hac: 65)

ž Tirmîzî: Bu hadis İbn Tavus ve başkaları tarafından, Tavus’tan ve İbn Abbâs’tan mevkuf olarak rivâyet edilmiş olup sadece Atâ b. Sâib’in rivâyetiyle merfu olarak bilmekteyiz. İlim adamlarının çoğunluğu uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve: “Zaruret olmadıkça tavaf anında konuşulmamasını Allah’ı zikretmek ve ilim öğrenmek gibi konuların konuşulmasını müstehab görmektedirler.”

 

HACER-ÜL ESVED KIYAMETTE ŞÂHiDLiK YAPACAK MIDIR?

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) Hacer-ül Esved hakkında şöyle buyurmuştur: “Allah kıyamet günü Hacer-ül Esved’i mahşer yerine getirecektir, ve onun iki gözü olacak onlarla görecek bir dili olacak onunla konuşacak ve kendisine istilam edenlere şâhidlik yapacaktır.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasendir.

 

 iHRAMLI KiMSE YAĞ SÜRÜNEBiLiR Mi?

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) ihramlı iken içerisine koku karıştırılmamış zeytin yağı ile yağlanırdı.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.)

ž Mukattet: Güzel koku karıştırılmış demektir.

 

HAC GÜNLERiNDE KiŞiNiN ZEMZEM SUYUNU YANINDA TAŞIMASI

Âişe (r.anha)’dan rivâyet edilmiştir: “Âişe, zemzem suyunu hac günlerinde yanında bulundurur ve Rasûlullah (s.a.v.)’in de yanında taşıdığını haber verirdi.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Sadece bu şekliyle biliyoruz.

 

 RASÛLULLAH (S.A.V.)’DEN BAZI HAC GÖREVLERiNi NEREDE YAPTIĞI

Abdulaziz b. Rüfey (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes b. Mâlik’e Rasûlullah (s.a.v.)’den duyup gördüğün bazı şeylerden bana bahset dedim. “Zilhiccenin sekizinci günü öğle namazını nerede kıldı? Dedi ki: “Minâ’da. Minâ’dan dağılma günü ikindi namazını nerede kıldı? Dedim. “Ebtah” ta dedi ve sonra şöyle devam etti: “Hac görevlerini yaptıracak olan yetkilinin yaptığı gibi yap.” (Buhârî, Hac: 58; Müslim, Hac: 12)

ž Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Sevrî’den İshâk b. Yusuf el Ezrak’ın rivâyeti olarak ta garibtir.

 

alıntıdır…