HZ. EBUBEKİR’İN (R. ANH) MÜSLÜMAN OLMASI

HZ. EBUBEKİR’İN (R. ANH) MÜSLÜMAN OLMASI 

 

Hazret-i Ebubekir (radıyallâhü anh), Müslüman olmadan önce ticaret için gittiği bir Şam seferinde, rüyasında ayın gökten inip kucağına girdiğini ve onu kucaklayıp bağrına bastığını gördü. Uyanınca, meşhur rahip Yemliha’dan rüyasını tabir etmesini istedi. Rahip: “Ey Arap kardeş! Bu rüyada senin için büyük müjde vardır; tabir etmemi istiyorsan bahşiş ver” dedi. Hz. Ebûbekir hemen 12 dinar verdi. Rahip:

“Bil ki gökten sana inen ay, ahir zaman peygamberidir.

Yakınlarda zuhur edecektir. Sen onun hayatında veziri, vefatından sonra da halifesi olacaksın. Ona yetiştiğin zaman ben sağ olursam, bana haber gönder ki hemen ona gideyim.

Eğer vefat edersem selamımı tebliğ et ki ben onun dinine girdim ve onun ümmetinden oldum. Ahirette beni şefaatinden mahrum etmesin” dedi. Hz. Ebubekir: “Bana bunu yazıp ver” dedi. Rahip on iki satırlık bir mektup yazdı.

Hazret-i Ebûbekir (r.a.): “Ey tabirci! Eğer gördüğüm rüya senin tabir ettiğin gibi gerçekleşirse sana ayrıca 100 altın daha vereceğim. Onlar bende senin emanetindir” dedi.

Aradan on iki sene geçti. Allahü Teala, Hazret-i Muhammed Mustafa’ya (s.a.v) peygamberlik vazifesi verince bir gece Ebu Kubeys Dağı’na çıkıp şöyle nida etti:

“Allâh’ın davetine icabet ediniz ve ‘la ilahe illallah’ deyiniz!” Ebubekir (r.a.) bu sözü işitti ve: “Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh” dedi. Birkaç gün sonra da Fahr-i Alem Muhammed (s.a.v.) ile buluştu: “Ya Ebabekir! 12 yıl önce görüp rahip Yemliha’ya tabir ettirdiğin rüya sana mûcize olarak yetmez mi? 12 dinar verdin; ayrıca 100 dinar da vaad eyledin. Rahip sana 12 satır bir mektup yazarak emanet verdi.” dedi ve mektupta yazılanlar şudur dedi. Hazret-i Ebubekir:

Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh” diye şehadet getirdi ve “Sen, rahip Yemliha’nın haber verdiği peygambersin” dedi.

Erkeklerden ilk İslam’a gelen ve Resûl-i Ekrem (s.a.v.) ile ilk namaz kılan Hz. Ebubekir’dir. (Menâkıb-ı Çâryâr-ı Güzîn)