Hanımların Efendisi Hz Fatıma (R. Anha)

Hanımların Efendisi Hz Fatıma (R. Anha) 

 

Hazret-i Fatıma, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) kızlarının en küçüğü ve ona en sevgilisi olup annesi Hazret-i Hatîce validemizdir.

Hazret-i Fatıma, nur yüzlü olup mübarek yüzü ay gibi parladığından “Zehra” lakabı ile anılmıştır. Hazret-i Aişe “Ben karanlık gecede Hazret-i Fâtıma’nın yüzünün nûru (aydınlığı) ile iğneye iplik geçirirdim.” demiştir. Bir rivâyete göre hayız ve nifas görmediği için kendisine Zehrâ lakabı verilmiştir. Onun için bir vakit namazını bile geçirmemiştir. Lakaplarından biri de kesilmiş manasında olan Betûl’dür.

Dünyadan kesilip dâima Hakk’a yöneldiğinden Fâtıma Betûl denilmektedir. Torunu ve Hazret-i Hüseyin’in kızı Fâtıma’dan ayırmak için Fâtımatü’l-Kübrâ da denilir.

Hazret-i Âişe (r.anhâ) anlatıyor: Bir gün Resûlullâh’ın (s.a.v.) yanında oturuyorduk. Hazret-i Fâtıma geldi. Yürüyüşü tıpkı Resûlullâh’ın (s.a.v.) yürüyüşü gibiydi. Resûlullah (s.a.v.) ona “Merhaba ey kızım!” diye iltifat ettikten sonra yanına oturtup kulağına gizlice bir şeyler söyledi. Hazret-i Fâtıma ağladı.

Resûlullah (s.a.v.) tekrar bir şeyler söyledi, Hz. Fâtıma güldü.

Ben, ‘Resûlullâh’ın (s.a.v.) söylediği ne idi ki önce ağladınız, sonra güldünüz?’ diye sordum,

“Resûlullâh’ın sırrını kimseye ifşâ etmem” dedi.

Resûlullah (s.a.v.) âhirete irtihal ettikten sonra tekrar sordum.

Şöyle dedi:

Birincisinde “Cebrâîl Aleyhisselam, Kur’ân-ı Kerîm’i tâlîm için bana senede bir defa gelirdi. Bu sene iki defa geldi.

Öyle zannediyorum ki ecelim yakındır. Ehl-i beytim içinde de bana ilk önce sen kavuşacaksın ve ben sana güzel selef olacağım” buyurdular. Ben de ağladım. İkinci defasında:

“Ey Fâtıma! Sen bütün âlemlerin kadınlarının efendisi olmaya razı değil misin?” buyurunca sevinip güldüm.

Hz. Fâtıma, Resûlullâh’ın (s.a.v.) âhirete irtihâlinden 6 ay sonra, hicretin on birinci senesi, Ramazan ayının 3. günü, salı gecesi vefat ettiler. (Radıyallâhu anhâ)