Kalbinizin Yumuşaması İçin Ya Rahim Esması

Kalbinizin Yumuşaması İçin Ya Rahim Esması 

Kalbinizin Yumuşaması İçin Ya Rahim Esması
Kalbinizin Yumuşaması İçin Ya Rahim Esması

Kalbinizin yumuşaması için, Ya Rahim esmasını niyet edip her gün istediğiniz sayıda zikredin.

Er-Rahîm esmasının manası : Merhametli, esirgeyen, koruyan, acıyan; Ahirette de yalnız mü’min kullarına keremiyle muamelede bulunan demektir. Ahirette sadece mü’minlere rahmet edecek olan. Varlıklar içinde seçtiklerine kendini tanıtan. Mahlukatına merhamet eden.

Er-Rahîm  الرحيم

Fazilet ve faydaları :
Şefkatli ve merhametli olmak için : 
er-Rahim
* Her gün 618 kere ” Ya Allâh, Ya Rahmân, Ya Rahîm celle celâlühû ” zikrine devam edenleri herkes sever, rızkı artar, ömrü huzur içinde geçer.
* Bir bardak suya 258 kere ” Ya Rahîm celle celâlühû ” ve 7 şer kere şifa ayetlerini okuyup hastaya içirilirse, kısa zamanda iyileşir.
* 5 vakit namazdan sonra 258 kere ” Ya Rahîm celle celâlühû ” zikrine devam edenin maddi ve manevi çeşitli rızklara nail olacağına ve duaları kabul olunur.
* Her gün 258 kere Ya Rahmân, Ya Rahîm celle celâlühû ” zikrine devam eden, her türlü afet ve belalardan korunur, dünya ve ahiret saadetine kavuşur.
* Ya Rahim ismini zikretmeye devam eden kişi; belalardan, kazalardan ve afetlerden korunur.
* Uykusunda ağlayan veya korkan çocuğun üzerine 269 defa Er Rahim isminin yazıldığı kağıt konulursa; çocuk bu durumdan kurtulur.
* 5 vakit namazlarının sonunda Ya Rahim ismini 269 defa okuyanın ahlakı düzelir.
* Rızkı ve bereketi artar.
* Hastaysa şifa bulur.
* Tüm nimetler okuyanın ayağına gelir.
* Errahmanirrahim veya Ya Rahman Ya Rahim isimlerini zikredenler; sıkıntıdan, darlıktan ve korkularından kurtulurlar.
* Günde 100 defa okuyanın kalbi yumuşar, Allah’ın rahmetini kazanır. Kötülüklerden muhafaza olur

Er-Rahim esması ebced değeri, zikir günü ve zikir saati :
Ebced değeri ve zikir sayısı : 
258
Zikir günü : Pazar
Zikir saati : Güneş (Güneş doğarken ve ikindi namazı sonrası.)
Vücut haritasındaki yeri (zikri hangi organa iyi gelir : Kalp, burun üstü, Rahim bölgesi.
Gezegeni : Ay.
Hangi burcu etkiliyor : Yengeç

Er-Rahim esmasının içinde geçtiği Kur’an ayetleri :
1-) Hicr suresi 49 ayet
نَبِّئْ عِبَادِي أَنِّي أَنَا الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Okunuşu :
Nebbi’ ibâdî ennî enel gafûrur rahîm (rahîmu).
Anlamı :
Kullarıma haber ver. Muhakkak ki; Ben Gafur’um (mağfiret edenim) ve Rahîm’im (rahmet edenim, rahmet nuru gönderenim).

2-) Neml suresi 30. ayet
إِنَّهُ مِن سُلَيْمَانَ وَإِنَّهُ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Okunuşu :
İnnehu min suleymâne ve innehu bismillâhir rahmânir rahîm (rahîmi).
Anlamı :
Muhakkak ki o Süleyman (A.S)’dan. Ve gerçekten o, Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adı’yla (başlıyor).

3-) Haşr suresi 22 ayet :
هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ
Okunuşu :
Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, âlimul gaybi veş şehâdeh (şehâdeti), huver rahmânur rahîm (rahîmu).
Anlamı :
O Allah ki, O’ndan başka İlâh yoktur. Gaybı (görünmeyeni) ve görüneni de O bilir. O; Rahmân’dır, Rahîm’dir.

4-) Fatiha suresi 1. ayet
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Okunuşu :
Bismillâhir rahmânir rahîm.
Anlamı :
Rahmân ve rahîm olan Allah’ın ismi ile.
===
Er-Rahim 
” Çok merhamet eden” anlamına gelen er-Rahim, Allah’ın engin merhameti ve acımasının ahirette sadece inananlara yönelik  olacağını  ifade  eder. İnanmayanlar  O’nun  dünyadaki  nimetlerinden yararlanırlarsa da ahiretteki nimetleri sadece inananlaradır. O, dünya ve ahiretin, Mü’min ve herkesin Rahman’ı; ahiretin ve Mü’minlerin Rahim’idir. Rahim ismi ile muamele edeceklerinden bazıları Kur’an’da; muttakiler (Hadid suresi 28. ayet), salihler (Casiye suresi 30. ayet); Ku’an’a sarılanlar (Nisa suresi 175. ayet), itaatkarlar (Ali İmran suresi 132. ayet), namaz kılanlar (Nur suresi 56. ayet), zekat verenler (Araf suresi 156. ayet), mallarını Allah yolunda infak edenler (tevbe suresi 99. ayet) ve sıkıntılara sabır gösterenler (Bakara suresi 155, 156 ve 157. ayetler) şeklinde sıralanmaktadır.
Kur’an’ı Kerim’de “Rahim” ismi Peygamberimiz ve Mü’minlerin sıfatı olarak da kullanılmıştır (Fetih suresi 29. ayet). İnananların birbirine merhametle davranmaları gerektiği, Yüce Allah’ın merhametine ancak bu şekilde nail olacağı hususunda Allah Resulü de şöyle buyurmuştur:
İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.”Buhârî, Tevhit, 2, VIII, 165). Bu sebeple Rahim ismi gereği insan, hayvan, bitki ve tüm mahlukata merhametle davranmalı ve dualarımızda bu ismi celil ile Yüce Allah’ın merhametini istemeliyiz.
Not : Alıntıdır ( Diyanet takvimi )

Yazıda geçen ayetler :
1-) Muttakiler
Hadid suresi 28. ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَآمِنُوا بِرَسُولِهِ يُؤْتِكُمْ كِفْلَيْنِ مِن رَّحْمَتِهِ وَيَجْعَل لَّكُمْ نُورًا تَمْشُونَ بِهِ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Okunuşu :
Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe ve âminû bi resûlihî yu’tikum kifleyni min rahmetihî ve yec’al lekum nûran temşûne bihî ve yagfir lekum, vallâhu gafûrun rahîm (rahîmun).
Anlamı :
Ey âmenû olanlar (ölmeden önce Allah’a ulaşmayı dileyenler), Allah’a karşı takva sahibi olun. Ve O’nun Resûl’üne îmân edin ki, size rahmetinden iki kat versin. Ve sizin için, onunla beraber yürüyeceğiniz nur kılsın (versin). Ve sizi mağfiret etsin (günahlarınızı sevaba çevirsin). Ve Allah; Gafur’dur, Rahîm’dir.
2-) Salihler
Casiye suresi 30. ayet
فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُدْخِلُهُمْ رَبُّهُمْ فِي رَحْمَتِهِ ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْمُبِينُ
Okunuşu :
Fe emmâllezîne âmenû ve amilûs sâlihâti fe yudhıluhum rabbuhum fî rahmetihî, zâlike huvel fevzul mubîn (mubînu).
Anlamı :
Fakat âmenû olanlara ve salih ameller yapanlara (Allah’a ulaşmayı dileyerek nefs tezkiyesi yapanlar) gelince, Rab’leri onları rahmetinin içine koyar. İşte bu, fevz-ül mübîndir (apaçık kurtuluştur).
3-) Kur’an’a sarılanlar
Nisa suresi 175. ayet
فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُواْ بِاللّهِ وَاعْتَصَمُواْ بِهِ فَسَيُدْخِلُهُمْ فِي رَحْمَةٍ مِّنْهُ وَفَضْلٍ وَيَهْدِيهِمْ إِلَيْهِ صِرَاطًا مُّسْتَقِيمًا
Okunuşu :
Fe emmâllezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ (mustekîmen).
Anlamı :
Böylece Allah’a âmenû olanları (ölmeden önce ruhunu Allah’a ulaştırmayı dileyenleri) ve O’na (Allah’a) sarılanları ise, (Allah) Kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, Kendisine ulaştıran “Sıratı Mustakîm”e hidayet edecektir (ulaştıracaktır).
4-) İtaatkarlar
Ali İmran suresi 132 ayet
وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
Okunuşu :
Ve atîûllâhe ver resûle leallekum turhamûn (turhamûne).
Anlamı :
Ve Allah’a ve Resûl’e itaat edin, umulur ki böylece siz rahmet olunursunuz.
5-) Namaz kılanlar
Nur suresi 56. ayet
وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
Okunuşu :
Ve ekîmûs salâte ve âtûz zekâte ve atîûr resûle leallekum turhamûn (turhamûne).
Anlamı :
Ve namazı ikame edin. Ve zekâtı verin. Ve resûle itaat edin ki böylece rahmet olunasınız.
6-) Zekat verenler
Araf suresi 156. ayet
وَاكْتُبْ لَنَا فِي هَذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ إِنَّا هُدْنَا إِلَيْكَ قَالَ عَذَابِي أُصِيبُ بِهِ مَنْ أَشَاء وَرَحْمَتِي وَسِعَتْ كُلَّ شَيْءٍ فَسَأَكْتُبُهَا لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَالَّذِينَ هُم بِآيَاتِنَا يُؤْمِنُونَ
Okunuşu :
Vektub lenâ fî hâzihid dunyâ haseneten ve fîl âhırati innâ hudnâ ileyke, kâle azâbî usîbu bihî men eşâu ve rahmetî vesiat kulle şey’in, fe se ektubuhâ lillezîne yettekûne ve yu’tûnez zekâte vellezîne hum bi âyâtinâ yu’minûn (yu’minûne).
Anlamı :
“Bize bu dünyada ve ahirette (yevm’il âhirde, kıyâmet gününde, hayat gününde) haseneler (güzel ameller, derecat kazandıran ameller) yaz (pozitif derecelerimizi, negatif derecelerimizden daha çok kazandır). Gerçekten biz tövbe edip, Sana döndük.” Allahû Tealâ, şöyle buyurdu: “Azabımı dilediğime isabet ettiririm. Ve rahmetim herşeyi kuşattı. Böylece onu (haseneyi) takva sahiplerine ve zekâtı veren kimselere yazacağım. Ve onlar ki; onlar, âyetlerimize îmân ederler (mü’minlerdir).”
7-) Mallarını Allah yolunda infak edenler
Tevbe suresi 99. ayet
وَمِنَ الأَعْرَابِ مَن يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَيَتَّخِذُ مَا يُنفِقُ قُرُبَاتٍ عِندَ اللّهِ وَصَلَوَاتِ الرَّسُولِ أَلا إِنَّهَا قُرْبَةٌ لَّهُمْ سَيُدْخِلُهُمُ اللّهُ فِي رَحْمَتِهِ إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Okunuşu :
Ve minel a’râbî men yu’minu billâhi vel yevmil âhıri ve yettehızu mâ yunfiku kurubâtin indallâhi ve salavâtir resûl (resûli), e lâ innehâ kurbetun lehum, se yudhıluhumullâhu fî rahmetihî, innallâhe gafûrun rahîm (rahîmun).
Anlamı :
Ve bedevî Araplar’dan Allah’a ve ahiret gününe (Allah’a ölmeden evvel ulaşma gününe) inananlar vardır. Ve infâk ettikleri şeyleri Allah’ın indinde ve Resul’ün dualarında bir (yakınlık) vesile kabul ederler. Muhakkak ki; o, onlar için bir yakınlık vesilesidir, (öyle) değil mi? Allah, onları rahmetinin içine dahil edecek. Muhakkak ki Allah; Gafur’dur (mağfiret edendir) ve Rahîm (rahmet nurunu gönderen)’dir.
Sıkıntılara sabır gösterenler
Bakara suresi 155, 156 ve 157. ayetler
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ
الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
أُولَئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِّن رَّبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُهْتَدُونَ
Okunuşu :
Ve le nebluvennekum bi şey’in minel havfi vel cûi ve naksın minel emvâli vel enfusi ves semerât (semerâti), ve beşşiris sâbirîn (sâbirîne).
Ellezîne izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn (râciûne).
Ulâike aleyhim salâvâtun min rabbihim ve rahmetun ve ulâike humul muhtedûn (muhtedûne).
Anlamı :
Ve sizi mutlaka korku ve açlıktan ve mal, can ve ürün eksikliğinden imtihan ederiz. Ve sabredenleri müjdele.
Onlar ki, kendilerine bir musîbet isabet ettiği zaman: “Biz muhakkak ki Allah içiniz (O’na ulaşmak ve teslim olmak için yaratıldık) ve muhakkak O’na döneceğiz (ulaşacağız).” derler.
İşte onlar (dünya hayatında Allah’a mutlaka döneceklerinden emin olanlar) ki Rab’lerinden salâvât ve rahmet onların üzerinedir. İşte onlar, onlar hidayete ermiş olanlardır.
Kur’an’ı Kerim’de “Rahim” ismi Peygamberimiz ve Mü’minlerin sıfatı olarak da kullanılmıştır.
Fetih suresi 29 ayet
مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاء عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاء بَيْنَهُمْ تَرَاهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِم مِّنْ أَثَرِ السُّجُودِ ذَلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَمَثَلُهُمْ فِي الْإِنجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْأَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَى عَلَى سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا
Okunuşu :
Muhammedun resûlullâh (resûlullâhi), vellezîne meahû eşiddâu alâl kuffâri ruhamâu beynehum terâhum rukkean succeden yebtegûne fadlen minallâhi ve rıdvânen sîmâhum fî vucûhihim min eseris sucûd (sucûdi), zâlike meseluhum fît tevrât (tevrâti), ve meseluhum fîl incîl (incîli), ke zer’in ahrace şat’ehu fe âzerehu festagleza festevâ alâ sûkıhî yu’cibuz zurrâa, li yagîza bihimul kuffâr (kuffâra), vaadallâhullezîne âmenû ve amilûs sâlihâti minhum magfiraten ve ecren azîmâ (azîmen).
Anlamı :
Muhammed, Allah’ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır: Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir.

İşlerin açıklığı için
Allâhümme innî es’elüke biesmâike
Yâ Allah
Yâ Rahman
Yâ Rahîm
Yâ’Alîm
Yâ Halîm
Yâ Azîm
Yâ Hakîm
Yâ Kadîm
Yâ Mukîm
Yâ Kerîm
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ Sübhâneke yâ lâ ilahe illâ ente’l-emâ-ne’l-emâne hallisnâ mine’n-nâr.

Allah’ım Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum.
Ey her şeyin Gerçek Mabudu olan Allah
Ey dünyada dost ve düşman ayırt etmeden bütün mahlukatını rızklandıran Rahman
Ey ahirette sadece dostlarına rahmet edecek olan Rahim
Ey her şeyi hakkıyla bilen Alim
Ey yarattıklarına son derece yumuşak muamele eden Halim
Ey sonsuz büyüklük ve yücelik sahibi olan Azim
Ey her şeyi yerli yerinde yapan Hakim
Ey varlığının başlangıcı olmayan Kadim
Ey her şeyi ayakta tutan Mukim
Ey iyilik ve ikramı bol olan Kerim
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilah yok. Eman ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.

Düşman  dilinin bağlanması için
Ve es’elüke biesmâike
Yâ Kâim
Yâ Dâim
Yâ Rahim
Yâ Hâkim
Yâ ‘Âlim
Yâ ‘Âsim
Yâ Kâsim
Yâ Salim
Yâ Kâbid
Yâ Basit
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ Sübhâneke yâ lâ ilahe illâ ente’l-emâ-ne’l-emâne hallisnâ mine’n-nâr.”

Allah’ım Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum.
Ey varlığında başkasına muhtaç olmayan Kaim,
Ey varlığının sonu olmayan Daim,
Ey mahlukatına merhamet eden Rahim,
Ey mevcudatına hükmeden Hakim,
Ey her şeyi bilen Alim,
Ey yarattıklarını koruyan Asim,
Ey her şeyi adaletle taksim eden Kasım,
Ey ayıp ve kusur kendisine ariz olmayan Salim,
Ey istediğinin maddi ve manevi rızkını daraltan Kabid,
Ey istediğinin maddi ve manevi rızkını genişleten Basit,
Sen bütün kusur ve noksan sıfatlardan münezzehsin, Senden başka ilah yok ki bize imdat etsin. Eman ver bize, Eman diliyoruz. Bizi cehennemden kurtar.

 

Not : Cevşen dua alıntısıdır.